Çilekeş

31 Temmuz 2009 Cuma yorum
Çilekeş

Görkem Karabudak - Vokal, Elektro Gitar
1984 yılında Ordu’da dünyaya gelen Görkem Karabudak beş yaşında piyano ile müziğe başladı. 13 yaşında Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi "keman" bölümünü kazandı ve yedi yıl burada Elif Enacar ve Arif Abbasov ile keman eğitimini sürdürdü. Elena Puşkova ile koro, daha sonra kazandığı Gazi Üniversitesi Müzik Eğitim Fakültesinde de Günay Akgün ile şan çalıştı. Prof. Erol Erdinç yönetimindeki Bilkent Gençlik Senfoni Orkestrasında ve birçok oda müziği orkestrasında görev yaptı. Konservatuar eğitimini sürdürürken, 2002 Kasım ayında vokalist olarak Çilekeş grubuna dahil oldu. Halen 2006 yılında girdiği Bilgi Üniversitesi Müzik Bölümünde eğitimini sürdürmektedir.


Ali Güçlü Şimşek - Elektro Gitar
1983 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Ali Güçlü Şimşek, ilköğretim ve lise öğrenimini Bursa’da yaptı. Bursa’da lise yıllarında gitar çalmaya başladı ve yer aldığı gruplarla müzik çevrelerinde beğeni topladı. Üniversite öğrenimi için Ankara’ya yerleştiğinde Cumhur Avcil ve Görkem Karabudak ile Çilekeş’i kurdu. 2004 yılında hayallerini gerçekleştirmek için grup arkadaşlarıyla beraber İstanbul’a yerleşti ve müzik okumaya karar verdi. Halen Bilgi Üniversitesi “Ses Teknolojileri ve Kompozisyon” bölümünde okumaktadır.

Cumhur Avcil - Davul
Bursa'da 1980 senesinde doğdu. Bursa Erkek Lisesi yıllarında müziğe ilgisi arttı ve davul çalmaya başladı. Lise yılları boyunca değişik gruplarla çalarak bir çok organizasyonda yer aldı. 1999 yılında Ankara Üniversitesi Psikoloji Bölümünü kazanarak Ankara'ya yerleşti. Bir sene sonra kendi stüdyosunu açarak, bir çok gruba eşlik etti ve müzik çalışmalarını sürdürdü. Bu yıllarda çeşitli rock festivallerinde ve barlarda ses teknisyeni olarak çalıştı. 2002 Kasım ayında Çilekeş'in kurulmasıyla grubun davulcusu oldu. 2004 yılında Psikolog unvanını alarak Ankara Üniversitesi Sosyal Antropoloji Bölümünde yüksek lisans öğrenimine başladı. Çilekeş’le beraber İstanbul’a yerleşmelerinin ardından üniversite değiştirerek İstanbul Üniversitesi Sosyal Antropoloji Bölümünde yüksek lisans eğitimine devam etti. Halen bu bölümde yüksek lisans tezi çalışmalarına devam etmektedir. Cumhur Avcil 2005 yılından itibaren Turkish zilleri ve 2008 yılından itibaren Sonor davulları kullanmaktadır.

Gökhan Şahinkaya - Bas Gitar
1979 yılında Samsun’da doğdu. Ortaokul yıllarında rock müziğe ilgi duymaya başladı. Lise yıllarında kurduğu grubu ile çeşitli organizasyon ve şenliklerde çaldı. Üniversite eğitimi almak için Ankara’ya yerleşti ve bir bar grubunda bas gitar çalmaya başladı. Limon Bar’da John Doe ile çalarken Çilekeş ile tanıştı. Görkem ile bir proje grubunda yer aldı. 2003 yılında Bilkent Üniversitesi’nden bilgisayar programcısı olarak mezun oldu ve tamamen müziğe yöneldi. 2006 ya kadar birçok grupta çaldı. 2006 Mart’ında Çilekeş’e katıldı....

2002 yılının Ekim ayında kurulan ÇİLEKEŞ, vokalde Görkem Karabudak, elektronik gitarda Ali Güçlü Şimşek, bas gitarda Gökhan Şahinkaya ve davulda Cumhur Avcil’den oluşuyor.
İlk konserini Kasım 2002’de Ankara Saklıkent’te gerçekleştiren Çilekeş, 2003 ve 2004 yıllarında verdikleri konserlerle önce Ankara’da dikkatleri çektiler. 2003`ün Mayıs ayında önlerinde gerçekten önemli bir fırsat olduğunu henüz bilmedikleri Fanta Genç Yetenekler Aramızda yarışmasına katıldılar. Ön elemeleri aşan Çilekeş, İç Anadolu Bölgesi Finali`nde canlı performansıyla beğeni toplayarak Türkiye Finali`ne katılmaya hak kazandı. Grup, yarışmanın Türkiye Finali`nde Melih Kibar, Meltem Taşkıran, Teoman, Levent Yüksel, Engin Akıncı`dan oluşan jüri önünde yine canlı performansıyla göz doldurarak yarışmayı kazandı.

Bu gelişmenin ardından daha büyük organizasyonlarda, daha geniş kitlelere ulaşmaya başlayan Çilekeş, konserlerin yanında albüm çıkarma fikrini aklına koydu ve yeni parçalar yaparak bir demo hazırladı.

Canlı performanslarıyla gözdolduran grup, yarışmanın arkasından davet edildikleri ve 17 şehri kapsayan Türkiye turnesinde Candan Erçetin, Beyaz, Harem ve Nev ile birlikte yaklaşık 350 bin kişiye ulaşma fırsatı yakaladı. Böylece büyük çapta bir turneye çıkan ilk amatör grup oldular ve henüz ilk albümleri çıkmadan kayda değer bir dinleyici kitlesi yakalamayı başardılar.

Prodüksüyonuna 2005`in Mart ayında İTÜ MIAM`da davullları kaydederek başladıkları ve özellikle üniversite gençliği tarafından dört gözle beklenen ilk albümleri “Y.O.K.” Volkan Başaran’ın prodüktörlüğünde Haziran 2005’te ONAIR tarafından yayınlandı. Şarkıların söz, beste ve düzenlemelerinin tümünün Çilekeş’e ait olduğu albümde Rap müziğin yükselen ismi Fuat, Kurban grubunun davulcusu Burak Gürpınar ve alternatif müziğin önemli ismi Aylin Aslım da birer şarkıda konuk müzisyen olarak katıldılar.

“Y.O.K.” albümünün gördüğü büyük ilgiyle beraber Çilekeş, Türkiye’de ve yurtdışında verdiği konserlerle hayranlarıyla buluştu. Özellikle Kasım 2005’te gerçekleştirdikleri Honduras konseri büyük ses getirdi ve Orta Amerika’da sahne alan ilk Türk Rock grubu oldular. 2005, 2006 ve 2007 yıllarında birçok uluslarası festivalde aralarında Deftones, Megadeth, Garbage’ın da bulunduğu sayısız Dünya çapında isimle aynı sahneyi paylaştılar.

Sevenlerinin sabırsızlıkla beklediği ikinci albümlerinin prodüksüyonuna 2008’in Şubat ayında Tarkan Gözübüyük prodüktörlüğünde Stüdyo Flat’te başladılar. “Katil Dans” adını verdikleri bu albümde yine tüm şarkıların söz, beste ve düzenlemeleri Çilekeş’e ait.

Bora Uslusoy

yorum
1972 yılında İstanbul'da doğdu. Orta okul ve liseyi Özel Tarhan Koleji'nde okudu. 1990 yılında İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi'ne girdi. Okulda tanıştığı Nev'in teşvikiyle gitar çalışmalarına ağırlık verdi. Kısa süre sonra öğrenci kahvelerinde gitar çalıp şarkı söylemeye başladı. 1993-1996 yıllarında ilk grubu Pandora ile Caravan, Hayal Kahvesi, Kemancı gibi klüplerde sahne aldı. Bu grupla MTV News'ta yer aldılar. 1995-1996 döneminde yayınlanan Hit Sound ve Soundmag dergilerinde editör olarak görev aldı ve 'gitar yazıları' yazdı.

1996'da Musicians' Institute London, Guitar Institute of Technology (GIT)'ye girmeye hak kazandı. Dünya çapında bir üne sahip bu müzik okulunda solo ve ritm gitar, armoni, şarkı yazarlığı ve benzeri konularında çalışmalar yaptı. Dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen 300 kadar müzik öğrencisi arasından Bernard Purdie Funkshop'a şarkı yazarı olarak seçildi. İkisini kendi yazdığı altı şarkının stüdyo kayıtlarında çaldı. GIT'den üstün başarı gösteren öğrencilere verilen 'Gold Award' ödülü alarak mezun oldu. Londra'da çeşitli gruplarla sahne çalışmaları yaptı.

Müzik hayatına, doğduğu topraklarda devam etmek için 1997'de İstanbul'a döndü. Yurtdışındaki müzik eğitimi için yarım bıraktığı İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi'nden 1998'de mezun oldu. Aynı yıl Guitar Club adını verdiği gitar okulunu kurdu. Günümüze kadar yaklaşık 600 gitar öğrencisi ile çalıştı. Bu öğrencilerden kimileri müzik dünyasının profesyonelleri arasındaki yerini alırken, kimileri de müzik alanında yurtiçinde ve yurtdışında akademik çalışmalar yapmaktadır. 1999-2000 döneminde çalıştırdığı Özel Darüşşafaka Lisesi okul orkestrası; KASDAV 3. İstanbul Liselerarası Müzik yarışmasında 30 okul arasından En İyi Beste, En İyi Orkestra, En İyi Yorum dallarının tümünde birincilik ödülü kazandı.

Eylül 1997'de İstanbul'a dönüşüyle birlikte sahne çalışmalarına tekrar başladı. Rock, blues, funk, pop gibi tarzlarda müzik yapan pek çok grupla İstanbul'da hemen hemen bütün gece klüplerinde sahne aldı. Bu çalışmalarda müzisyene yüklenen "eğlendirici" kimliğini kabullenmek istemeyen Bora Uslusoy 1999 yılının başlarında sadece kendi müziğini çalacağı bir grup kurmaya karar vererek çaldığı tüm cover gruplarından ayrıldı.

1998-2002 döneminde zamanının büyük çoğunluğu beste çalışmalarına ayıran Bora USLUSOY, özgün ve içten şarkı sözleri, modern ve sıra dışı armoniler ile al'a turca ezgileri harmanlayarak tamamen kendine özgü bir sound ortaya koymayı başardı. Bu anlayışla yazdığı şarkılarda gitaristliğinin yanı sıra solist ve şarkı yazarı kimliği ile öne çıkıyordu. "İster Misin?" adlı demo albümü müzik çevrelerinde beğeni topladı. 2003 yılında Bora Uslusoy Band adını verdiği grubuyla pek çok konser verdi. Bu konserlerde kendi parçalarının yanı sıra MFÖ, Fikret Kızılok, Bülent Ortaçgil gibi usta müzisyenlerin parçalarına getirdiği değişik yorumlarla dikkat çekti.

Beste çalışmalarının yanı sıra Guitar Club'ta gitar öğrencileri ile yaptığı derslerin bir sonucu olarak Şubat 2003'te ilk kitabı Progressive SOLO GİTAR METODU yayınlandı. Alıştırmalara ait kayıtların yer aldığı cd ile birlikte satılan bu ilk kitap gitar dünyasında büyük ilgi uyandırdı.

Bora Uslusoy Band, 2003'ün Haziran ayında başlayan albüm stüdyo çalışmaları nedeniyle canlı performanslarına ara verdi. Serdar Öztop'un prodüktörlüğünde yaklaşık altı ay süren kayıtlarda tüm enstrumanlar canlı çalındı ve grubun sahnede yakaladığı canlı sound aynen kayda aktarıldı. "Umutsuz Aşk" adlı ilk albüm Haziran 2004'te ÖZTOP Müzik etiketiyle müzik marketlerdeki yerini aldı. Albümdeki on parçanın tümünde söz, müzik ve düzenlemeler Bora Uslusoy ait.

Bora USLUSOY'un gitar eğitimi alanında yayınlanmış diğer kitapları şunlardır: 'Yeni Başlayanlar İçin Gitar Metodu', 'Solo Gitar İçin Diziler ve Arpejler', 'Bas Gitar Metodu' (Bas gitarist Savas YATMAZ ile birlikte). 2006'da faaliyete geçen Modern Müzik Akademisi'nin kurucularındandır. Ve Modern Müzik Akademisinde şu anda gitar eğitmenliği yapmaktadır..

Beyaz Önlük

yorum
Beyaz Önlük

Grup üyeleri Aşkın KAPLAN, İlhami YAVA ve Göktuğ GÖKTAŞ Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi'n de öğrenim gördükleri dönemde tanıştılar.

Bireysel sürdürdükleri çalışmalarını 1987 yılında kurdukları "Grup Çizgi"de bir araya topladılar. Konserleri ve bar çalışmaları olan grubun, üniversitede kurdukları "Müzik Kulübü" genç müzisyenlerin yetişmesinde etkili oldu.

Mecburi hizmet ve askerlik nedeni ile grup çalışmasına ara veren üyeler, çalışmalarına bireysel olarak devam ettiler. 1996 yılında tekrar bir araya gelen grup üyeleri ürettikleri besteleri kitlelere ulaştırmak adına "Beyaz Önlük" ü kurdular...

Barış Manço

yorum
Barış Manço

Barış Manço 2 ocak 1943 tarihinde saatler 02.00 civarını göstermekte iken Bağlarbaşı-Üsküdar semtindeki Zeynep-Kamil hastenesinde dünyaya gözlerini açar.

İsmail Hakkı Bey ile Rikkat Uyanık Hanım'ın ikinci oğululları olarak, ekmeğin karneyle dağıtıldığı ve ikinci dünya savaşının en kızgın oldugu zamanda dünyaya gelen Manço, 2 yıl önce dünyaya gelen abisinin 'Savaş' ismini almasından sonra, ailesinin 'artık dünyaya Barış gelsin' diye düşünmesinden dolayı barış adını almıştı.

Türkiye'de Barış adını ilk alan kişinin kendisi olduğunu yıllar sonra TRT için hazırladığı '7 den 77 ye' adlı programı aracılığıyla, öğrenecekti.

Bit salgınının ortalığı kırıp geçirdiği bir dönemde ilkokula başlayan Manço, gezginliğe bu dönemlerde başlar. Gezginliğinin ilk durakları okullardır. Zira bu dönemlerde birsürü okul değiştirmek zorunda kalıyordu.

İlkokula Kadıköy Yeldeğirmeni Mustafa Kemal Paşa İlkokulunda başlayan Barış, 4. Sınıfı Ankara Maarif Koleji İlkokulu nda, 5.Sınıfıda yine Kadıköy Yeldeğirmeni Mustafa Kemal Paşa İlkokulunda okuyordu. İlkokul'u bitirdikten sonra Galatasaray Lisesi yılları başlıyordu.

Galatasaray Lisesi'nde okuyan abisi Savaş Manço'nun okuldaki lakabı 'Ayı' idi. Barış'ında Galatasaray Lisesi 'ne gelmesinden sonra lakapları 'Büyük Ayı ve 'Küçük Ayı' olarak değişiyordu. 1957 yılı Şeker Bayramında çok sevdiği Babaannesi Nimet Hanım'ı yitirir. Manço, yıllar sonra bir şarkı yazacaktır onun adına (Gülpembe) çok beğeni kazanacak olan bu şarkı aynı zamanda dinleyenleri üzerinde büyük merak uyandıracaktır kim bu Gül Pembe?

Müzikle daha küçük yaşlarında tanışmıştı. Annesinin bir ses sanatçısı olması, O'nun müziğe pek yabancılık çekmemesini sağladı. İlk olarak 14 yaşında sınıf arkadaşlarıyla birlikte Galatasaray Lisesinde Kafadarlar adlı grubu kurdu. Bugünün ünlü ekonomistlerinden 'Asaf Savaş Akad' bu grubun saksofoncusuydu. İkinci grubu olan Haramiler' de yine Galatasaray Lisesindeki arkadaşlarıyla birlikte çalıştı. Haramiler'le birlikte dönemin popüler müziklerini yorumladı.

1958 yılında ilk defa sahneye çıkıyordu. 1958 in Mart ayında yeğeni Aysel'in evlendiği akşam, Moda Düğün Salonunda Elvis Presley' den iki şarkı söyleyen (bunlardan biri 'Jailhouse Rock'dı) Manço, o gün abisi Savaş Manço'ya belkide hayatındaki yapacağı en önemli şeyi söylüyordu: 'ben çocuklara şarkı söyleyeceğim'.

1959 yılının Nisan başında Galatasaray Lisesi konferans salonunda ilk resmi konserini veren manço, 4 Mayıs 1959 da babası İsmail Hakkı Bey'in ani ölümüyle ruhen yıkılıyordu.

1960'lı yıllarda Türkiye'de Hafif Batı Müziğinde Erol Büyükburç, Metin Ersoy fırtınası esiyordu. Barış'da aklına koymuştu bu müzik dünyasının içinde yer alacaktı. Henüz 14 yaşında iken Galatasaray Lise'sindeki arkadaşlarıyla kurduğu grubu Kafadarlar 'la 'Barış Manço ve Kafadarları' ismiyle sahne alıyordu. Bu dönemlerde daha çok o sıralarda tutulan parçaları seslendiren Barış ve Arkadaşları, Okul bitince dağılıyorlardı.

1962 yılına gelindiğinde Galatasaray Lisesinde 11. sınıfı geçemeyen Barış, bir an evvel Paris'e gidip, Güzel Sanatlar Akademisinde okuma istediğinden Özel Şişli Kolejine gider ve 1963 yılında bu okuldan lise diplomasını alır. Yine 1962 yılında Barış Manço ilk 45'liği Twistin Usa / The Jet'i Harmoniler 'le kaydediyor ve Grafson plak'tan satışa sunuyordu. 'Neden Türkçe değil' mantığıylada o yıllarda Çıt Çıt Çedene, Urfa nın Etrafı Dumanlı Dağlar ve Kızılcıklar Oldu mu? (Barış'ın annesi Rikkat Uyanık Hanım'ın derlediği bir türkü) isimli türkülerini kaydediyordu.

1963 yılında Salyangoz yüklü bir kamyonun tercüman-şöför yardımcısı olarak İstanbul'dan Lion'a oradanda otostopla Paris'e giden Manço, burada Güzel Sanatlar Akademisinde okumak istiyordu. Daha sonraları maddi sıkıntılar ve Belçika da yaşamakta olan abisi Savaş'ın yanında kalmak için Liege şehrine gider.

Burada bazen türk işçilerine tercümanlık yaparak, bazen garsonluk yaparak veya Türkiye den getirttikleri filmleri orada yaşamakta olan türk işçilerine göstererek geçimlerini sağlarlar. Tüm aksiliklere rağmen müzikten uzaklaşmaz. Arada bir Paris'e giderek plak şirketleriyle görüşen Barış, ünlü fransız komedyen 'Henri Salvador'un şirketinden 1964 yılının sonbaharında 4 parçadan (Baby Sitter, Jenny Jenny, Quelle Peste ve Un Amour Que Toi) oluşan bir EP çıkarır.

1964 yılında Fransa'da 4 parçadan oluşan EP'yi çıkardığında, o zamanlar radyoda program yapan Engin Arman Paris'den gelen Plağın üstünde koskoca 'Barısh Mancho' yazısına rağmen, plağı, 'Fransa'da müzik yapan genç şarkıcı Bari Manso' olarak sunar.

Programı dinlemekde olan Barış Manço nun annesi 'Rikkat Hanım' ayağında terliklerle evinden fırlar ve İstanbul radyosuna giderek, 'yaa, benim oğlumdan bahsediyorsunuz, onun adı Barış Manço'dur' der.

Fransa daki bu maceradan sonra, Belçika da bulunduğu yıllarda Les Mistigris (Mistigris Siyam'da bir vahşi kedi türü anlamına geliyor) isimli, Belçika'lı ve Martinik li müzisyenlerden oluşan gruba katılır. Bu grupla 1967 nin başına kadar beraber çalışır. ve Aman Avcı Vurma Beni ve Bizim Gibi (Kol Düğmeleri isimli parçanın bir önceki hali) adlı parçaları kaydeder. Bu grupla Almanya, Belçika, Fransa gibi ülkelerin dışında Türkiye de de konserler verdi. Fakat grup üyelerinin ülkeye girip çıkmasında ve kalmasındaki problemlerden dolayı 'yerli' bir grupla çalışmayı tercih eder.

1965 yılının Ocak ayında, Adamo ve France Gall'inde katıldıkları bir programda, Paris'in meşhur 'Olympia' müzikholünde arkasında Franck Pourcel orkestrası ve Swingle Singers ile beraber plağından iki şarkı seslendirir: 'Babysitter ve Jenny Jenny'.

Fakat bu konser sonrasında, kendi olağanüstü yeteneği ve annesi Rikkat Uyanık Hanımın dışında müzisyenlik hayatını etkileyen biri çıkar karşısına: O gün Barış'ı izleyen Europe-1 radyosunun sahibi 'Daniel Filipacchi', Barış'ın aksanını beğenmediğini ifade ederek plağın radyosunda yayınlanmasını yasaklar. Barış bu işe çok kızar ve "bundan böyle sadece Türk şarkıcısı olacağım" kararını alır.

1967 yılında Hollanda da büyük bir trafik kazası geçirir. Bu kazanın kendisine hatırası ise, bıyığının altındaki kesik izidir. Bu kesiği kapatmak için bıyık bırakmaya başlar. sadece bıyığını uzatacak değildir ya saçlarınıda uzatır Manço.

1967 yılından itibaren 1969 yılına kadar sürecek Kaygısızlar dönemi başlar. Bu grubun üyeleri arasında, günümüzde MFÖ olarak tanınan gruptan 'Mazhar Alanson ve Fuat Güner' de vardır. Bu grupla kendi müzikal çizgisini bulma yolunda ilerleyen Barış, 'Kol Dügmeleri, Unutamıyorum' gibi kendi bestelerinin dışında, 'Bebek, Derule, Kağızman' gibi türküleride kaydetti, Karanlıklar İçinde ve Keep Lookin parcaların da da yabancı bestecilerin şarkılarından yararlandı. Yine bu grupla yurt dışına açılma konusunda faaliyetler gösterdi ve Fransa da 1968 yılında ilk defa kaydettikleri 'Trip' ve 'Susanna' isimli parçayı single olarak çıkartmaya çalıştı.

Özellikle Trip adlı parçayı mükemmel bir şekilde yeniden kaydeden grup elemanlarının 'biz yurt dışında yapamayacağız' demeleri üzerine Barış ve Kaygısızların yolları bir süre sonra ayrıldı. Kaygısızlar grup olarak dağıldı ama Barış Manço' nun plaklarında Onu yanlız bırakmamak için stüdyoda biraraya geldiler. Kaygısızların Avrupa'da kariyer yapmaya yanaşmayışları Barış'ı yeni baştan Avrupa'da yabancı bir grupla çalışmaya iter.

Londra Hyde park'ta tanıştığı İngiliz 'Jonathan Glemser' (Yardbirds' İn ilk gitaristi), Amerikalı müzikolog 'Jonathan', Tunuslu davulcu 'Mounir' ve Kafkasyalı basgitarist 'Onkan' dan oluşan Barış Manço Ve adını verdiği grup böylece kurulmuş oldu.

4 ayrı ülkenin kültüründen gelen müzisyenler, 4 ayrı müzik anlayışı ve icrası içinde bir çok yeni seyler ögrendi Barış. Bunun bir ürünü olarak bugün 7 den 77 ye herkesin ezbere bildiği Dağlar Dağlar isimli parçasını bu grup döneminde kaydetti. Bir çok yayın organında belirtildiği gibi bu parça Keban dan gelirken bestelenmemiştir. Barış'ın Keban a gitmesi daha sonraki yıllarda olacaktır. Barış bu parçayı kısa bir süre evli kaldığı Marie Cloud için ve annesine "senin oğlun alaturka söyleyemez" diyen Müzeyyen Senar gibi müzisyen dostlarına cevap olsun diye besteler. Kol Dügmeleri, Bebek, Kağızman gibi parçalarla ismini duyuran Barış Dağlar Dağlar'ın çıkış tarihinden dört ay sonra bu 45'liğin 700 bin satması üzerine müzik dünyasındaki o dönemin büyükleri olan, Cem Karaca, Erkin Koray ve Moğollar 'ın arasında yer alır. Altın Plak aldığı 'Dağlar Dağlar' 45'liği Barış'ın hayatının dönüm noktası olmuştur.

Eğitimini tamamlayan Barış'ın amacı grubuyla birlikte Türkiye'ye dönüş yapmaktır. Fakat Türkiye'ye yalnız olarak döner.

Barış'ın Türkiye'ye döndüğü yıllarda , 1970'lerin başında , Türkiye'de aranjman modasına karşı tepkiler başlamıştır. Aranjman modasına olan bu tepki başka bir akımın doğmasına sebep olmuştur. Bu yeni oluşan müzik türü Anadolu pop'tur. bunun üzerine Barış; Fuat Güner ve Mazhar Alanson'la (bugünkü MFÖ'nün elemanları) birlikte Kaygısızlar kurar.

Barış Manço artık yavaş yavaş müzik piyasasında yükseliyoru. İşte tam bu dönemlerde beklenen bombayı patlatır. Barış Manço Ve.. grubu ile 70'lerin başında çıkarttığı 'Dağlar Dağlar' 45'liği , çıkışından 4-5 ay sonra 700 bin satar.

Yabancı gruplarla yaşadığı sorunlar sebebiyle bir çok gruptan ayrılmak zorunda kalır. Fakat 1971 yılında bu sorunu çözer. Avrupa da da kariyer yapmaya meraklı olan, Anadolu Pop müziğinin öncüsü olarak kabul edilen Moğollar la beraber Fransa da çalışmaya başladı.

Bu grupla İşte Hendek İşte Deve, Katip Arzuhalim ve Binboğanın Kızı isimli parçaları kaydeden Barış, Moğollar'ın tek başlarına kaydettikleri 'Danses et Rythmes de la Turquie D'hier A'Aujourd'hui' (Bu LP Türkiye'de piyasaya Anadolu Pop adı altında çıktı) isimli albümle başarılı olmaları ve hatta bir önceki yıl Jimi Hendrix in, bir sonraki yıl Pink Floyd un kazandığı "Academie Charles Cross Grand Prix Du Disque" isimli ödülü kazanmaları ve tamamen yurt dışında çalışmak istemeleri sonucunda, ayrılma kararı alırlar.

Moğollar'dan Engin Yörükoğlu ile beraber yurda dönen Barış, Celal Güven, Ohannes Kemer, Özkan Ugur ve Fuat Güner gibi müzisyenlerle beraber ölümüne dek kendisinden ayrılmaya Kurtalan Ekspres isimli grubunu kurdu. Bir kaç değişimden sonra ideal kadrosuna ulaşan Kurtalan Ekspres ve Barış Manço birlikte bir çok başarıya imza atar.

1972 de Kurtalan Ekspres le ilk 45 liği, Ölüm Allah'ın Emri / Gamzedeyim Deva Bulmam piyasaya sunulduktan sonra 20 aya yakın bir süre, askerlik sebebiyle müzik'ten ayrı kaldı. Bu süre zarfında daha önceden hazırlanmış olan Lambaya Püf De / Kalk Gidelim Küheylan 45 liği piyasaya sürüldü. Askerden döner dönmezde Gönül Dağı / Hey koca Topcu Genç Osman yayınlandı.

Vatani görevine 1972'de yedek subay olarak Edremit'te başlayan Barış, bir takım pürüzler nedeniyle 19 ay 26 gün askerlik yapmak mecburiyetinde kalıyordu. Askerden tezkere aldığının ikinci günü 2 Aralık 1973'te ilk video klibini Hey Koca Topcu-Genç Osman adlı şarkıya çeker. Bu şarkıyı Polatlı'da geçen topçu asteğmen günlerinin etkisiyle, bir anı olarak yapmıştır.

1975 yılında Barış Manço ilk Long Play ini hazırlar. Barış Manço bu albüm icin özel olarak stüdyoya girmedi. Ellerindeki birikmis parçaları 45 lik olarak çıkartmanın zor olacağını düşünerek albüm yapmaya karar verilir. Daha önce yayınlanan Dünden Bugüne isimli albüm Barış Manço' nun Sayan Plak döneminde çıkardığı 45' liklerden toplama olan bir albümdü. Böylelikle 1975 yılında Türkiye' nin sayılı senfonik rock albümlerinden "2023" piyasaya çıktı. Albümde yine Türkiye nin sayılı Rock Operalarından "Baykoca Destanı", Türkiye Cumhuriyetinin 100. yılını konu alan 2023 giıbi parçalar yer aldı.

1976 yılında yine Avrupa'da kariyer yapma ümidiyle çalışmalarına başladı. Hemen hemen bütün bir yılı Belçika'da geçiren Barış, bir Amerikan firmasi olan CBS ile anlaşma imzalar. Büyük bir bölümü George Hayes Orchestra'sıyla kaydedilen Barish Mancho (Aynı yıl Türkiye de Nick The Chopper olarak piyasa çıkar) isimli albüm 1976 yılında, ilk önce Belçika ve Hollanda da, daha sonra Fransa, Fas, Fildişi Sahilleri gibi ülkelerde piyasaya cıktı.

Barış bu albümüyle, beklediği başarıyı elde edemez ama beklemediği başarılarda elde etti. Örneğin Fas, Romanya gibi ülkelerde albüm, içerdiği doğu karakterinden dolayı, liste başı oldu. Sonuçta İngiltere deki Rainbow konserine ve diğer promosyon konserleri sırasında Barış'ın hasta olması gibi sebeplerden dolayı, albüm yaklaşık olarak 17-18 ülkede dinlenmesine rağmen, Barış'ın Avrupa da kariyer yapma hayalini sona erdirdi.

Barış Manço, ilk evliliğini Belçika'da bulunduğu yıllarda yaptı. Bir giysi mağazasında tezgahtar olarak çalışan Marie-Claude adlı bir kızla tanıştı ve tam 6 yıl beraber yaşadılar. Arkasından 31 Ocak 1970 günü Liêge'de evlendiler ama 6 ay kadar sonra, 16 Temmuz 1970 günü ayrıldılar. Barış ın okul hayatında ve geçimini sağlamasında Maria Claude'un rolü büyüktür.

Gerçek hayat arkadaşını, 'benim her şeyim' dediği Lale Manço'yu, 1975 yılında tanır. İlginç bir tanışmaları vardır Lale ve Barış'ın. Çiftin tanışması bozuk bir telefon sayesinde olur. Ablasına misafirliğe gelen Lale, telefon bozulunca eniştesinin arkadaşı olan üst kat komşusuna telefon etmeye çıkar. Kapıyı açan Barış Manço'ya 'Telefon edebilir miyim?' diye sorar Lale. Aldığı yanıt ise 'Benimle evlenirsen edebilirsin' olur. 'Neden olmasın' diyen Lale , içeriye girerek telefonunu eder ve parasını ödemeye kalkınca aldığı yanıt karşısında şaşkına döner. 'Nasıl olsa evleneceğiz ne parası'.

Ve 1978 yılında bir nikah töreniyle resmen yaşamlarını birleştirirler. Şakayı çok seven Barış düğünde Nikah Şekeri niyetine Lale'yle beraber doldurduğu bir plağı dağıtır. Plağın A yüzünde birbirlerini seven bir çiftin aşklarını dile getirdikten sonra kavga ettikleri bir konuşma vardır. İkinci yüzünde ise Barış kendi deyimiyle "kendi mutluluk öykülerini anlatacakları" bir parça hazırlamıştır. 19 Mayıs 1981'de Doğukan Hazar, 24 Temmuz 1984'te de Batıkan Zorbey dünyaya gelir.

Yaşamındaki ikinci evliligini 1978 de Lale Cağlar ile yapan Barış, 1979 yılında müzik dünyasına geri döndü. Cok sevdiği Kurtalan Eskpres'iyle Yeni bir Gün isimli albümünü çıkaran Barış, Sarı Çizmeli Mehmet Ağa, Gesi Bağları, Aynalı Kemer İnce Bele gibi parçaları ile büyük dikkat çekti. Bu albümle başlayan hiç dinmeyen başarı süreci, 1980 yılındakı Hal hal / Eğri Eğri Doğru Doğru Eğri Büğru Ama Yine De Doğru 45 liği ile, 1981 yılında Sözum Meclisten Dışarı albümüyle, 1983 yılında Estağfurullah...Ne Haddimize! albümüyle sürüp gitti.

Büyük birikiminden her yaş kuşağının yararlanmasını istediğinden, biraz da seyyah olup, dünyayı gezmek istediğinden dolayı, 1988 yılında TRT 1 televizyonuna bir teklifte bulundu.

''Çocuk ve aileye yönelik eğitici ve eğlendirici bir dünya belgeseli''dir düşündüğü. Yayına girdigi ilk gün milyonlarca izleyiciyi ekran başına toplayan ''Barış Manço ile 7'den 77'ye'', böylelikle onun bir başka yavrusu oldu, ölümünden birkaç zaman öncesine kadar. Program çekimleri için oluşturulan TV ekibi, Ekvator'dan Kutuplar'a kadar yerküre üzerinde 150 değişik ülkeye giderek 500 bin km.'den fazla yol katetti. Bir başka deyişle, Barış Manço dünyanın çevresini 12 kez dolaşmış oldu. Devlet başkanları, dünyaca ünlü şair, düşünür ve yazarlar, astronotlar, sporcular, süperstarlar da konuk oldular Barış'a. Bu program Türk Televizyonculuğunda ulaşılamamış pek çok rekoru da elde ederek ayrı bir başarıya ulaştı.

Yüreğindeki çocuk sevgisi, kendi çocuklarıyla sınırlı kalmayıp dünyanın tüm çocuklarını sarmaya, sorunlarını, dertlerini dinlemeye itti Barış Manço'yu... Ak saçlarının örttüğü bedenindeki yüreği çocukların gülümseyen yüzlerinde hayat buldu...

Toplumdaki bozulmaya kayıtsız kalmamak, kendince birseyler yapmak için politikaya da soyundu. 30 yıldır yapmak istediği ve uygulamak için fırsatını kolladığı projelerini DYP'den yapılan teklifle birlikte 'Hayata geçiririm' umudu başladı. "Neden siyaset, üstelik bu Barış Manço'ysa, mutlaka başkalarının yapamayacağı bir şeyleri yapabileceğine inandığı için olmuştur" düşüncesi ona şu yorumu yaptırmıştı. "DYP'den Kadıköy başkan adayı oldum. Belediyelerin sorunları belli zaten. Farklı bir renk vardır, farklı bir yaklaşım vardır. Çocuğun sağlığı diye bir olay var. Zaman zaman ana çocuk sağlığı gündeme gelir. Hastane olabilir, gençlik merkezleri olabilir. Bunlar benim hep düşündüğüm şeyler" diyerek müziği asla bırakmayacağını ve çalışmalarını durdurmayacağını ısrarla vurguluyordu o günlerde. Hatta siyasete soyunmasıyla ilgili olarak aldığı eleştirilere "Ben bir şarkıcı olarak gelmedim bu dünyaya, düşüncelerimi aktarmak üzere geldim. Gün geldi şarkı söylemekle oldu, gün geldi bir televizyon programında bir çocuğun saçlarını okşamakla oldu. Gün geldi, Güney Kutbu'nda penguenlerle konuşmakla oldu, gün geldi Ekvator'da suyun nasıl döndüğünü aramakla oldu. Şimdi insan en iyi kendini bilir herkesten önce. Ben de bildiğim kadarıyla kendimi anlatmaya çalıştım. Kendimin doğru olduğuna inandığım şeyleri aktarmaya çalışacağım insanlara" sözleriyle mesajını iletiyordu. Fakat kalbi ona siyaset yapması için izin vermiyordu. Aynı dönemlerde geçirdiği kalp rahatsızlığı nedeniyle doktorların tavsiyesini dinleyerek siyaset hayatına başlayamadan son verdiğini açıkladı.

Türkiye'nin kültür sanat ortamını kötü bulduğunu söyleyen Barış Manço, "Manzara tek kelime ile kötü ama beni bu denli karamsarlığa iten nokta herşeyin daha da kötü olacağını düşünüyor olmamdır. Çanak çömleklerle tüketilen gazetelerin olduğu, bin-iki bin kitabın ancak okunduğu bir memlekette güzel şeylerden bahsetmek oldukça zor" diyor ve ilave ediyordu: "Ben bunu kültüre karşı bir direniş olarak görüyorum.

Direkt olarak da halkı suçlu buluyorum. Benim açımdan bir problem yok aslında. Programlarım seyrediliyor ve bu camiada kırk yılı doldurmuş bir sanatçıyım. Hiçbir şeye ihtiyacım yok." Türkiye'de bazı gerçeklerin bilinmesi gerektiğini ancak bu gerçekleri ortaya koyacak zekaların cesaret edip konuşamadığını söyleyen Barış Manço, her şeyin popüler zihniyetle ve basit bir mantıkla işlendiğini, derinlikli olmayan fikirlerin daha çok rağbet gördüğünü belirterek, "Türkiye'nin önü açık. Kültürümüz bütün çağdaş değerlerin üstünde. Bu değeri işlemek gerekiyor. Benim seyahatlerim, çocuk programlarım, röportajlarım bu güzellikleri ortaya koymak ve evrensel düzeyde tanınmasını sağlamak üzerine kuruludur. Ben kendi adıma önemli şeyler yaptığıma inaniyorum ve herkesin aynı oranda çalışması gerektigini savunuyorum" diyerek sözlerini bitiriyordu.

1991 yılında Devlet sanatçısı olan Barış, 1990 yılında, ölümüne dek sürecek Japonya macerasına başlayacaktı. İçindeki büyük sevgiyi Japon halkıylada paylaşmasını bilen Barış, oradada süperstar sıfatını elde ediyordu.

1990 yılında, Ertuğrul Gemisinin Japonya'yı ziyareti ve Japonya açıklarında batmasının 100. yılı sebebiyle Tokyo Emperial Hotel, japonya veliaht presinin de izlediği bir konser verir ve Japon halkı tarafından, sebzelerden şarkı yapan adam lakabını alır (Domates, Biber, Patlıcan, Nane Limon Kabuğu). Bunu 1991 deki bir konser, 1995 yılında Japonya' nın 16 şehrini kapsayan bir turne ve 2 tane albüm takip eder.

1982 yılında onu ilk defa yoklayan kalbi, 1999 yılında aramızdan ayrılmasına sebep oldu. 31 ocak 1999 akşamı saat 23.30 da hastaneye getirildiğinde 1 saat öncesinde yaşama gözlerini yummuştur.

200'ün üzerinde şarkısı, bunların kazandırdığı bir o kadar ödül O'nun nasıl bir müzisyen olduğunu anlatmaya yetiyordu. Öyle ki bazı şarkıları Rumca, İbranice, Bulgarca, Arapça, Farsça, Japonca, Flemenkçe, Fransızca ve İngilizce dillerinde söylendi.

Türkiye'nin müzik tarihinin kilometre taşlarından biri olan Barış Manço, el attığı her işte başarılı olmayı bildi. Televizyonuculukta bunlardan birisiydi. 1988 yılının Ekim ayında TRT'de başlayan "7'den 77'ye" programı O'nun başyapıtlarındandı. Barış ve Ekibi bu program için 10 yıl içinde Ekvatordan kutuplara , 5 kıtada 100'den fazla yöreye, ülkeye giderek kırılması güç bir rekora daha imza atmış oldu. Bir nesil O'nun çocuklar için yaptığı "Adam Olacak Çocuk" programını seyrederek büyüdü.

Son olarak büyük bir projeye daha imza atacaktı. Çok kapsamlı bir tarih belgeseli hazırlayacaktı. Fakat buna ömrü yetmedi. 1 Şubat 1999 günü aramızdan ayrıldı.

Türk Müziğine damgasını vurmuş Barış Manço artık aramızda değil. Kısa ama dolu dolu bir hayattan sonra bize birçok şey öğretti. Belki müzik adına yapacağı pek bişey kalmamıştı (özellikle geçen 10-12 yılı göz önüne alırsak) ama başka alanlarda birçok büyük projeye imza atabilirdi.

Adam olacak çocukların artık kendi ayakları üzerinde durabiliyorlar. 'Arkadaşım Eşşek'şarkınla büyüyen bir nesil şimdilerde 'Ölüm Allahın Emri Ayrılık olmasaydı'şarkını söylüyor.

Yüksek öğrenimini Belçika'da "Kraliyet Güzel Sanatlar Akademisi"nde tamamlayan, evli, iki çocuk babası ve çok iyi derecede İngilizce ve Fransızca konuşan Barış Manço, 40. yılına ulaşan sanat yaşamında kendisine layık görülen 300'ün üzerindeki ödülün dışında, aşağıdaki ünvanlara'da sahiptir:

Türkiye Cumhuriyeti: Devlet Sanatçısı Ankara (1991)
Hacettepe Üniversitesi: Onursal Doktora Ankara (1991)
Soka Üniversitesi: Uluslararası Kültür ve Barış Ödülü Tokyo, Japonya (1991)
Belçika Krallığı: Leopold II Şövalyesi nişanı Brüksel, Belçika (1992)
Fransa Devleti: Edebiyat ve Sanat Şövalyesi nişanı Paris, Fransa (1992)
Pamukkale Üniversitesi: Onursal Doktora Denizli (1995)
Min-On Sanat Vakfı: Yüksek Şeref Madalyası Tokyo, Japonya (1995)
Liege Prensliği: Onursal Hemşehrilik Beratı Liege, Belçika (1997)

Baba Zula

yorum
Baba Zula

1996 yılında Levent Akman (vurmalı çalgılar, ritm makinaları, oyuncaklar), Murat Ertel (saz ve telli çalgılar, ses), Emre Onel (darbuka, sampler, ses) tarafından Istanbul'da kuruldu. 2002 yılında Oya Erkaya'nın (bas) gruba dahil olmasıyla grup son halini aldı.

Geleneksel Türk müzik aletlerinin kullanımını elektronik öğelerle birleştiren grup, değişik bir tını yaratarak Türk Halk Müziği'ne yepyeni bir soluk getirmiştir. Kayıdı alınan doğal seslerin, çalınan akustik ve elektrikli, geleneksel ve modern müzik aletlerinin çeşitli elektronik efektlerle zenginleştirilmesi Baba Zula müziği'nin temelini oluşturmaktadır. Müziği oluşturan tema, makam, usul ve ses gibi öğelerden biri veya birkaçının, kayıt ve prova yoluyla belirlenmesi ile doğaçlama yapmaya başlayan grup, bu yöntemi "Saptanmış Doğaçlama" kavramı altında, görselliğe de özel bir önem vererek konser, film, tiyatro ve albümlerine taşımıştır. Canlı etkinliklerde çekirdek kadroya eklenen elemanlar tarafından hazırlanan video, dia ve film gibi unsurların kullanımına da ağırlık vermektedir.

İlk albüm ve konserlerinden itibaren müzisyen ve oyunculara konuk sanatçı olarak yer vermeyi benimseyen gruba Trakya'lı Selim Sesler (klarnet ustası), Kanada'lı Brenna Mccrimmon (Rumeli türkücüsü), Fahrettin Aykut (davulcu), Tuncel Kurtiz (sinema ve tiyatro sanatçısı), Ahmet Uğurlu (sinema ve tiyatro sanatçısı), San Fransisco'lu Ralph Carney (saksofoncu) ve diva Semiha Berksoy (Türkiye'nin ilk bayan opera sanatçısı, ressam) gibi ünlü sanatçılar da katılmıştır.

Derviş Zaim'in, arabaları çalıp sonra tekrar yerlerine koyan ve daha sonra bir tavus kuşuna aşık olan araba hırsızının öyküsünü anlattığı ilk filmine yaptıkları özgün müziklerden oluşan " Tabutta Rövaşata" (Ada Müzik) adlı ilk albümlerini 1996 yılında kaydettiler. Film ile aynı adı taşıyan albümde, oyunculardan Ahmet Uğurlu, Tuncel Kurtiz ve Ayşen Aydemir'in seslerinin yer aldığı dört şarkı da bulunmaktadır.

Baba Zula, Antoine de Saint Exupery'nin "Küçük Prens", Arnold Lobel'in "Kurbağa Öyküleri" ve Perihan Mağden'in "Mutfak Kazaları" isimli tiyatro oyuncuları için yaptığı müziklerin toplandığı "3 Oyundan 17 Müzik" (Doublemoon) adlı albümünü 1999 yılında çıkartmıştır. Bu albümde pek çok sanatçının yanında Ralph Carney, Brenna Mccrimmon ve Selim Sesler de konuk sanatçı olarak yer almıştır. 2001 yılında Ahmet Çadırcı'nin yönetmenliğini yaptığı seks filmleri gösteren bir sinemanın makinistinin eski bir porno yıldızına olan tutkusunun öyküsünü anlatan "Renkli Türkçe" isimli filmini müzikleyen grup, Türkiye haricinde İngiltere ve Makedonya'da da konserler vermiştir. Topluluk, Haziran 2002'de, Efes Pilsen Summer Festivali "One Summer in Love"da Manu Chao konserini açtı.

Baba Zula elemanları Levent Akman ve Murat Ertel 6 ve 8 Aralık 2002 tarihlerinde Almanya'nın Köln kentinde gerçekleşen Akdeniz Film Festivali'nde Gerald Doecke ve Norbert Jorzik adlı iki alman müzisyenle konser verdiler.

27 Ocak 2003'te sonuçları açıklanan Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) Türk Sineması 2002 ödüllerinde "En İyi Müzik" ödülüne, Ümit Ünal'ın "Dokuz" adlı filmine yaptıkları müzikleriyle Baba Zula elemanları Emre Onel, Murat Ertel ve Levent Akman'ın diğer grubu Zen layık görüldü.

Baba Zula'nın yeni albümü "Ruhani Oyun Havaları" ise Mayıs'da çıktı. Albümün miksajı ise Massive Attack , The Orb, Lee Perry gibi isimlerle çalışan İngiliz yapımcı ve müzisyen Mad Professor'a (a.k.a Neil Fraser) ait.

Ayrıca Baba Zula yönetmenliğini Yüksel Aksu'nun yaptığı ve daha vizyona bile girmeden İstanbul Film Festivali’nde "Özel Jüri Ödülü"nü alarak yılın en çok konuşulacak yerli filmi olmaya aday olduğunu gösteren Dondurmam Gaymak Rh Pozitif Müzik Yapım & Rh Pozitif Publishing işbirliğiyle müzik marketlerdeki yerini aldı..

Emre Onel-Darbuka, vurmalılar ve sampler

Levent Akman-Vurmalılar, makinalar ve oyuncaklar

Murat Ertel- Saz, sitargitar, teremin ve plaklar,ses

Oya Erkaya- Bas gitar, ses

Lordi "Rock Tatili"nde

yorum
Lordi

4 yılda yaklaşık 200 bin seyirciye ulaşan ve toplamda 700`ü aşkın müzisyenin sahne aldığı, Türkiye`nin en büyük açık hava festivali olan Rock Tatili bu yıl, 13-14-15-16 Ağustos tarihlerinde Foça`da yapılacak. Etkinliğin en ilginç grubu canavar kostümleriyle katıldıkları Eurovision`u kazanan Fin Lordi grubu.

Geçtiğimiz yıl 68 bin kişinin katıldığı Rock Tatili bu yıl ilk kez Ege’nin mavi bayraklı sahillerinden İzmir Foça İngiliz Burnu’nda düzenlenecek.

Festivalde birbirinden ünlü gruplar sahne alacak. 2006 yılında, Eurovision Şarkı yarışmasının uzun tarihinde alınmış en yüksek oy puanı ile, bu yarışmayı kazanan dünya çapında üne sahip Finlandiya’dan Lordi`nin de katılacağı festivalde sahne alacak isimler şunlar:

DJ’ler
Çağlan Tekil ( Laneth- Radyo Eksen ), Mete Sohtaoğlu ( Mosh - Radyo Eksen ), Murat Beşer ( Oldies ), Murat Meriç ( Türk-İş Funk )

Ana sahne
Lordi ( Finlandiya ), Anemi, BaBazula, Black Tooth, Çilekeş, Dinar bandosu, Duman, Epica ( Hollanda) , Gren, Karapaks, Kolpa, Kurban, Kül, Magick, Marsis, Metoboy, Moğollar, Mor ve Ötesi, Ogün Sanlısoy, Öztürk, Pentagram, Teoman, Tibet Ağırtan & Rock’n roll, Yasemin Mori, Yüksek Sadakat

Megadeth;"Endgame" Albüm Kapağını Tanıttı

yorum

 Megadeth;

Amerikan thrash metal efsanesi Megadeth 12.albümleri olan "Endgame" albüm kapağını tanıttı.Albüm,15 eylülde Roadrunner Records etiketiyle fanların karşısına çıkacak ve "Head Crusher" isimli parçayla tanıtılacak.Bu albüm gitarist Glen Drover`ın yerine gelen Chris Broderick`in yer aldğı ilk albüm ünvanına da sahip.

Artillery Türkiye Konseri

yorum

Artillery Türkiye Konseri











Bir thrash metal devi daha Türkiye`de!

Danimarkalı efsane grup Artillery muhteşem albümü When Death Comes sonrası çıktığı turne kapsamında Türkiye`ye geliyor.

Yaşadığı kişisel ve de şirketlerle olan problemler nedeniyle iki kez dağılıp yeniden bir araya gelen grup yeni albümüyle birlikte şeytanın da bacağını kırdı,iki binli yıllarda yapılmış en iyi thrash metal albümünü kaydetti.

"Fear Of Tomorrow", "Terror Squad", "By Inheritance" ve "B.A.C.K." gibi birbirinden kült albümlere imza atan Artillery`nin yeni vokali Nico Adamsen ile eski efsane şarkılarını da, 10.000 Devils gücündeki yeni şarkılarını da canlı izleme fırsatını kaçırmayın.

Bulutsuzluk Özlemi

yorum
Bulutsuzluk Özlemi

1990’lardaki müzik çalışmaları ile Türkiye’de birçok ilke imza atan Bulutsuzluk Özlemi kendi türlerinin ilklerinden biri olma özelliğini taşıyor. Türkiye’de yaşanan pop patlaması öncesinde ülkenin müzik piyasasının içinde bulunduğu kısır döngüyü kıran pop-rock çalışmaları sırasında Bulutsuzluk Özlemi’nden söz etmeden geçilemez.

Bugüne kadar kaydettikleri albümler ve Türkiye’nin her yerinde verdiği sayısız konserlerle müzikseverlerin aklından hiç çıkmayacak bir yer edindi. Müziğine Batı kaynaklı rock melodi ve ritmlerine Anadolu’nun yüzlerce yıllık birikimini de katmayı başaran ve bu sayede büyük ilgi gören Bulutsuzluk Özlemi, Türkiye’de uzun süre tartışılan "Türkçe sözlü rock yapılır mı?" sorusuna yaptıkları müzikle cevap verdi.

Şarkı sözlerinde işledikleri sosyolojik, psikolojik, ekonomik ve politik konularda herkes kendinden bir şey bulabildi. Nejat Yavaşoğulları, Sina Koloğlu, Akın Eldes, Sunay Özgür ve Utku Ünal’dan oluşan grup her zaman belli bir kalitenin üzerinde kalmayı başardı.

Irak Savaşı sırasında Nejat Yavaşoğulları’nın gitarının üzerindeki Savaşa Hayır yazısı Power Türk televizyon kanalı tarafından silikleştirilmiştir. Söz konusu kanalda sonra yayından da kaldırılan klip gelen tepkiler üzerine sansürsüz olarak tekrar yayınlanmıştır.

BURAK GÜVEN (Bas Gitar)

Bulutsuzluk Özlemi'ne 2001 başında katılan, Ankara doğumlu ve 1988 ODTÜ Elektronik Mühendisliği mezunu olan Burak kendini bildi bileli rock müzikle içiçe. Hem aktif olarak çalan, hem de herşeyi dinlemeye çalışan ve bunu aslında Ankara Atatürk Anadolu Lisesi’ndeki okul yıllarında iyi müziğe verilen öneme bağlayan Burak, uzun süre yurt dışında da kaldığı için müziği kaynağından takip etmenin tadına vardığına ve bilinçli bir dinleyici olma yolunda önemli mesafeler katettiğime inanıyor. İlk dönemlerde gelişmeleri çeşitli yabancı dergilerden takip ederken, şu dönemde internet sayesinde dünyanın dört bir yanında olan biteni anında takip edebildiği için rock gündeminden ayrı kalmamanın huzuru içerisinde. Münih, Londra ve Boston’da çok çeşitli konserlere giden, ayrıca bu işin endüstrileşme ve pazara dönüşme sürecini de bizzat yaşayan Burak, 15 yıla yakın bir süredir aktif olarak müzisyenlik de yaptığı için (profesyonel müzisyenliğe bas gitarla başladı, ancak epeydir sahnede elektro-gitar da çalıyor) işin teknik yönünü de daima ön plana tutmakta. Londra’da 1 yıldan fazla bir süre müzisyenlik yaparak ordaki endüstriyi de tanıma imkanına sahip olmuş. Ama sadece yüksek teknik gerektiren müzikleri değil basit düşünülmüş eserleri de dinlemekten haz duyuyor. Yıllarca plak koleksiyonu yapan Burak, artık CD döneminde olsak da plaktan alınan o hazzın CD’lere aynen yansıtılmasının başarıldığını sanmıyor.

Askerliğin ardından 1991 yılında bir özel firmada AR-GE mühendisi olarak çalışan, 1999 yazında mühendislikten ayrılıp kendini sırf müziğe verden Burak, yeni başlayanlara gitar ve bas dersi vermenin yanı sıra halen Blues Express ve Mustafa Hadi Dedi gruplarında da düzenli olarak çalmakta. Ayrıca Ankara Polis Radyosu zamanlarından beri 15-20 yıla yaklaşan radyo tutkusunun sonucu olarak Radyo ODTÜ’de tüm bilgi birikimini pazar akşamları Rock Tarihi programı vasıtasıyla paylaşmaktan son derece mutlu.

Deniz Demiröz (Solo Gitar)
Babasının müzisyen olması nedeniyle küçük yaşlara piyano ve kemanla müziğe başladı. Ortaokulu Akçakoca Lisesinde bitirdikten sonra 14 yaşında Bolu Anadolu Güzel Sanatlar Lisesini kazandı. Ana branş olarak piyano ve yan branş olarak keman eğitimi aldıktan sonra Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Merkezi Müzik Öğretmenliği Bölümünü kazandı ve ana branş olarak klasik gitarı seçti.

Çeşitli grup ve sanatçıların albümlerinde çaldı. 2005'ten beri Bulutsuzluk Özlemi'nde solo gitar çalıyor.

NEJAT YAVAŞOĞULLARI (Vokal, Gitar)

Doğma büyüme Anadoluhisarlı olan Nejat Yavaşoğulları, müziğe ilkokulda mandolin çalarak başladı. Haydarpaşa Lisesi'nde okuyan Nejat burada gitarla tanıştı. Üniversite yıllarında çeşitli gruplarla müzik çalışmalarını sürdürdü. Müzik üzerinde yoğunlaşan Nejat Yavaşoğulları Antalya Altın Portakal Şarkı Yarışması'nda en iyi sarkı ödülüne layık görüldü. 1980'li yılların başında Ferhan Şensoy Ortaoyuncular'la tiyatro müziği çalışmaları yaptı. 1986'da Bulutsuzluk Özlemi'ni kurdu. Bulutsuzluk Özlemi ile Türkiye'de müzik adına birçok ilke imzasını attı.

Güzel Sanatlar Akademisi Mimarlık bölümünden mezun olan Nejat Yavaşoğulları halen restorasyon çalışmaları yapmaktadır. Müzisyen olarak Nejat, beste ve söz yazarlığının yanında grupta ritm gitar çalıp solistlik yapmakta. Bulutsuzluk Özlemi'nin liderliğini de üstlenen Nejat Yavaşoğulları, Türkiye'de birçok sanatçının yapamadıklarını başarmış, ileri görüşlü ve üretici bir sanatçı. Şarkı sözlerindeki özgürlük, toplumsal olaylar üzerindeki hassasiyetini müziğine yansıtması, müziğinde ticari amaç gütmemesi ve konserlerde seyirciyle adeta bütünleşmesi zaten Nejat Yavaşoğulları'nın gerçek kişiliğini ortaya koyuyor. Türk rock müziğinin gelişimini en fazla etkileyen müzisyenlerin başında Nejat Yavaşoğulları'nı saymak bütün müzik eleştirmenlerinin buluştukları ortak nokta olsa gerek.

SİNA KOLOĞLU (Klavye)

İstanbul doğumlu Sina Koloğlu müziğe dört-beş yaşlarında klasik piyano eğitimi alarak başladı. Galatasaray Lisesi mezunu olan Sina Koloğlu lise yıllarında tiyatro kolunda tiyatro müzikleri yaparak müzik hayatını sürdürdü. Liseler arası müzik yarışmalarında tiyatro müzikleri ile ödüller aldı. Bağımsız piyano konserleri verdi. Profesyonel olarak müziğe 1986 yılında Nejat Yavaşoğulları ile birlikte Bulutsuzluk Özlemi'nin kurulmasıyla başladı.

Gazi Üniversitesi Yönetim Bilimleri'nden mezun olan Sina on sene Cumhuriyet gazetesinde çalıştı. Her konuda muhabirlik yapan Sina son bes senedir Milliyet gazetesinde televizyon sayfasını hazırlamaktadır. Ayrıca Rating Canavarı köşesinde köşe yazarlığını sürdürmektedir. Grubun en eski elemanlarından olan Sina Koloğlu Bulutsuzluk Özlemi'ni bu günlere taşıyan isimlerin başında gelmektedir.

UTKU ÜNAL (Davul)

Bolu doğumlu Utku Ünal ilkokul ve liseyi İzmir’de tamamladı. Daha sonra ailesi ile Ankara’ya yerleşen Utku, ilk müzik derslerini müzisyen olan babasından küçük yaşlarda almaya başladı. 6 yaşında flütle başlayan müzik hayatı küçük yaşlarında keman ve mandolinle devam etti. 1987 yılında davul çalmaya başlayan Utku, 1990 yılına kadar amatör gruplarla konserler verdi. 1990’dan sonra birçok grupla Ankara ve İstanbul’da barlarda çaldı. Eylül 1996’da Bulutsuzluk Özlemi’ne katıldı. Gruba kısa sürede uyum sağlayan Utku Ünal değişik müzik tarzlarını denemiş ve bu tarzları iyi harmanlamış etkili bir davulcu.

ODTÜ Maden Mühendisliği bölümünden mezun olan Utku Ünal şu anda aynı konuda master yapmakta ve bir süredir Can Kozlu ile caz tarihi ve caz üzerine davul çalışmalarını sürdürmektedir. Bir süre önce İstanbul’a yerleşen Utku’nun etkilendiği davulcular arasında başta Tony Williams gelmektedir.


BERKE ÖZGÜMÜŞ (Davul)

16 yaşında davul çalmaya başladı. 1994 yılında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi matematik bölümüne girdi. 1996-1999 yıllara arasında Pandora ve Iceberg gruplarıyla İstanbul'da çeşitli konserler verdi. Şu anda Bora Uslusoy band hariçinde, Acil Servis ve Mehmet Gürali Band'da çalıyor. Ayrıca Tahsin Ünivar, Nezih Yeşilnil, Birol Ağırbaş, Raci Pişmişoğlu, Demirhan Baylan, Kerim Çaplı ve de Yavuz Çetin ile birlikte çaldı.

Bir süre önce Bulutsuzluk Özlemi'ne Utku Ünal'ın yerine davulcu olarak girdi.

DENİZ DEMİRÖZ

Adapazarı doğumlu olan Deniz Demiröz’ün sırasıyla mezun olduğu okullar; Akçakoca Yalı İlkokulu, Akçakoca Lisesi Orta Bölümü, Bolu Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi, Marmara Üniversitesi Müzik Öğretmenliği Bölümü.

1999-2000 yılları arasında Müjdat Gezen Sanat Merkezinde (MSM) Gitar Öğretmenliği yapmış, 2000-2004 yılları arasında da Hip-Hop Prova ve Davul Stüdyosu’nda gitar dersi vermiştir.

Müziğe ilkokul çağlarında başlamış, lisede piyano ve keman eğitimi almıştır. Üniversite yıllarında ana branş olarak klasik gitar eğitimini tamamlamıştır. Piyano, mandolin, blok flüt, şan derslerini de yardımcı ders olarak almıştır.

2000 yılından bu yana İstanbul barları ve gece klüplerinde birçok tanınmış sanatçı ile birlikte sahne almıştır.


Aylin Aslım

yorum
Aylin Aslım

1976 yılında Almanya'da Lich adında küçük bir kasabada doğdu.
1994'ten itibaren İstanbul'un çeşitli canlı müzik mekanlarında yabancı coverlar söyledi.
1996'da beş kızdan oluşan "Zeytin" adlı rock grubuyla canlı müzik piyasasında dikkatleri çekti.
1998 Roxy Müzik Günleri'nde 2.'lik ve 1999 Roxy Müzik Günleri'nde Jüri Özel Ödülü kazandı.
1998'de "Süpersonik" adlı grubu kurdu ve oldukça alışılmadık elektronik altyapılı parçalardan oluşan repertuarına karşın kısa sürede kendine has bir izleyici kitlesi yarattı.
2000'de "Gelgit" isimli alternatif elektronik pop albümünü Power Records'dan çıkardı.
2000'de müzikal direktörlüğünü yaptığı "H2000" organizasyonunda, BUSH, Chumbawamba, GusGus, Lamb Jay Jay Johanson gibi dünya müzisyenleriyle aynı sahneyi paylaştı.
2001'den itibaren H2000, Creamfieds ve Rockistanbul gibi büyük organizasyonlarda ve Tindersticks, HIM, Placebo, Macy Gray ve Queen Adreena gibi büyük konserlerin açılışında sahne aldı.
2003'te Mor ve Ötesi, Athena, Bülent Ortaçgil, Vega, Feridun Düzağaç, Bulutsuzluk Özlemi ve Koray Candemir'le birlikte "Savaşa Hiç Gerek Yok" single'ında yer aldı.
2003'ten itibaren elektronik sound üzerine kurulu ilk albümünün şarkılarını sahnede "Süt'lü" adını verdiği proje dahilinde, sert rock versiyonlarıyla söyledi.
2003'te ilk albümünde yer alan "Senin Gibi" isimli şarkısı Yunanlı pop müzik sanatçısı Teresa tarafından Yunanca yorumlandı.
2004'te Murathan Mungan'ın "Söz Vermiş Şarkılar" albümünde "Kimdi Giden Kimdi Kalan" şarkısını yeniden yorumladı.
2004'te Dj Mert Yücel'le birlikte yaptıkları "Dreamer" adlı İngilizce single İngiltere'de Baroque Records UK tarafından yayınlandı ve İngiltere'de Balance Chart UK'de 3 numaraya, Amerika'da Balance Chart USA'de 1 numaraya yükseldi.
2004'te Fatih Akın'ın "Duvara Karşı" filminde ilk albümünden "Senin Gibi" adlı şarkısı yer aldı.
2005'te Teoman'ın "Balans ve Manevra" filminde rol alan Aylin Aslım, filmin Pasaj Müzik tarafından yayınlanan soundtrack'inde Teoman'ın "Bazı Yalanlar" isimli parçasını yorumladı.
2005'te Bulutsuzluk Özlemi'nin "Felluce-Bağdat" adlı single albümünde "Bağdat Kafe" adlı şarkıda vokalde Nejat Yavaşoğulları'na eşlik etti.
2005'te Kutluğ Ataman'ın çektiği "İki Genç Kız" filminin soundtrack'inde ilk albümünden "Keşke" adlı şarkısı yer aldı.

Aynı yıl Aylin Aslım Ve Tayfası adı altında Pasaj Müzik'ten Gülyabani albümünü çıkardı. Bu albümden Gülyabani, Ben Kalender Meşrebim ve Ahh şarkılarına klip çekti. Daha sonra Bulutsuzluk Özlemi’nin “Felluce-Bağdat” adlı single albümünde “Bağdat Kafe” adlı şarkıda vokalde Nejat Yavaşoğulları’na ve Çilekeş'in "Yetmiyor" adlı şarkısına eşlik etti.
2006'da da Ogün Sanlısoy ile "Kendin Oldun" şarkısını yorumladı.

Aylin Aslım, 2007 yılında Rock Sınıfı isimli projede yer alan sanatçılardan biriydi. Rock Sınıfı, İstanbul Kültür Sanat Vakfı'nın yanı sıra işadamı İbrahim Betil'in de desteklediği ve müziğin içine matematik, coğrafya, tarih ve sosyal bilgiler ekleyerek çocukların müzik ile öğrenmesini amaçlayan bir projeydi. Nejat Yavaşoğulları, Özge Fışkın, Tolga Futacı, Can Karadoğan, Cenk Yüksel, Tuğçe Özkara, Replikas ve Cahit Berkay'ın da yer aldığı bu eğitici albüme, Aslım, Madde isimli şarkıyla destek oldu.

Daha sonra uzun süreli sessizliğini bozan Aylin Aslım,2009 Haziran'ın da "Canını Seven Kaçsın" albümünü piyasaya sürmüştür..

Athena

yorum
Athena

Hakan ve Gökhan Özoğuz kardeşlerin müzik yapma sevdasına kapıldıkları 1987 yılı Athena macerasının başlangıç noktası olarak kabul edilebilir aslında. O dönemde henüz 11 yaşında olan ve okul hayatından pek haz etmeyen Hakan ve Gökhan ex-Pentagram gitaristi Ümit Yılbar’dan gitar dersleri almak suretiyle çalışmaya başladılar ve ardından da Akmar Pasajı’na ilanlar asarak grubu tamamlayacak bas gitarist ve davulcu arayışına giriştiler.

Çalışmalarını ilk etapta iki kişi devam ettiren Gökhan ve Hakan kardeşler ilk yıllarda aralarına katılan birtakım arkadaşlarıyla stüdyo ve aletler kiralayarak çalışmaya başladılar. Akmar Pasajı’nda tesadüfen karşılarına çıkan bir ilanla hem bir isim hem de grubu tamamlayacak bas gitarist ve davulcu bulmuş oldular.

O dönemde D.R.I, S.O.D, Nuclear Assult, Slayer, Megadeth ve Metallica gibi gruplardan heyecan duyan grup, 4 şarkıdan oluşan ve hardcore trash sound’lu ilk demolarını da kaydetmeyi başardılar. Fakat bas gitarist ve davulcu problemi halen devam etmekteydi. Grubun ilk ciddi kadrosu süregelen pek çok değişikliğin ardından nihayet 1990’da şekillenebildi, Gökhan ve Hakan, Turgay Gülaydın (davul) ve Asrın’ın (bas gitar) katılımıyla çalışmalara hız verdiler.

Söz konusu kadro ilk kez Bilsak Rock Cafe’de seyirci karşısına çıktı. Göztepe Parkı’nda Bulutsuzluk Özlemi ve Erkin Koray’ın alt grubu olarak çıktıkları konser ise Athena’yı yerel müzik ortamlarına tanıtan ilk ciddi etkinlik oldu. Bu sırada yedi şarkıdan oluşan demo “Punished Society” kaydedildi. Athena, 14 Haziran 1992’de Türkiye’ye konser vermeye gelen ilk yabancı topluluklardan biri olan Alman thrash devi Tankard’a alt grup olarak Bostancı Kültür Merkezi’nde sahne aldı. Başarılı performansıyla adından söz ettiren grup, bu sayede adını daha geniş kitlelere ulaştırmayı da başardı.

1993 yılında thrash sound’lu ilk albüm “One Last Breath” piyasaya sürüldü. Albüm piyasaya sürülmeden kısa bir süre önce bas gitarist Asrın Tuncer gruptan ayrılmıştı. Albümdeki tüm baslar Hakan Özoğuz tarafından çalındı. Bu arada Asrın’ın yeri Ozan Karaçuha tarafından dolduruldu. 1994 yazı Athena tarihinde son derece önemli bir yerde duran ve gruba yeni kapılar açan bir dönem olarak bilinir. Bu dönemde Marmaris'te hizmet veren Barfendi adlı barda canlı müzik programına start veren Athena; hardcore, punk ve ska ağırlıklı şovlarında Madness, Busters, The Specials, Bad Manners, Clash, RATM, The Cure ve Sex Pistols şeklinde uzayıp giden geniş bir yelpazeden oluşan play-list’leri ile seyircilerin kısa sürede ilgisini çekmeyi başardı.

Başarılı grup “Holigan” kasetinin çalışmalarına 1997’de başladı. Bu dönemde plak şirketleri Türkiye’deki dinleyici kitlesi için çok yeni bir tür olduğu için albümü yayınlamaya yanaşmıyorlardı. NR1 ise alternatif projelere şans veren bir plak şirketiydi dolayısıyla Athena’ya şans verildi ve şirketin ilk müzik projesi “Holigan” oldu. Albüm 1998 baharında piyasaya sürüldü ve galası Captain Hook’ta yapıldı. Albümden yayınlanan video’lardan biri olan ‘Tarlaya Ektim Soğan’ın çekimleri de yine Captain Hook’ta Athena’nın sahne aldığı Cumartesi gecelerinden birinde çekildi, mekanın atmosferi video'da birebir yansıtıldı. 1999’da sonlanan Athena programından kısa süre sonra Captain Hook da kapılarını kapattı.

Captain Hook macerası sonlanmıştı ama Athena için yeni bir sayfa açılmış, “Holigan” albümü ülke çapında büyük yankı uyandırmayı başarmıştı. Plak şirketleri tarafından üretilen teorilerinin aksine ska sound’u Athena’nın şarkılarıyla ülkemizde büyük ilgi gördü ki bunun en bariz kanıtı albümle aynı adı taşıyan ‘Holigan’ adlı şarkının sporla da özdeşleşerek bir marş misali yediden yetmişe ulaşmayı başarmış olmasıydı.

Athena 1999’da “Holigan” albümünü piyasaya sürüldükten kısa bir süre sonra geniş kapsamlı Türkiye turnesine başladı. Turnenin önemli anlarından biri olarak kabul edilen İstanbul Açıkhava Konseri'nin ardından Athena Ali Samiyen Stadyumu’nda gerçekleşen ve kariyerlerinin en önemli performanslarından biri olan Rolling Stones konserinde alt grup olarak sahne aldı. Aynı yıl yeni albüm çalışmalarına hız veren Athena anlaşmazlıklar sebebiyle NR1 İle yollarını ayırdı. “Tam Zamanı Şimdi” 1999 Kasım ayında Universal etiketiyle piyasaya sürüldü. Albümün yayınlanışından hemen sonra Taksim Meydanı’nda gerçekleşen Milenyum Konseri’nde sahne alan grup yeni yılı kutlayan binlerce kişiye unutulmaz anlar yaşattı. Söz konusu konser NTV ekranlarından canlı olarak yayınlandı.

Almanya'nın Köln şehrinde her yıl düzenlenen Popkomm Festivali’ne davet edilen Athena Alman seyircinin çoğunlukta olduğu etkinlikte başarılı bir performans sergiledi. Şehrin belli yerlerinde kurulan sahnelerde farklı grupların sahne aldığı festivalde Athena, Beastie Boys gibi dünya çapında nam salan gruplarla eş zamanlı olarak çaldı. Athena performansı Almanya'nın önde gelen radyo istasyonlarından biri olan WDR'dan canlı olarak yayınlandı. Bu festivaldeki başarılı performansın akabinde Athena Almanya'dan yeni bir teklif daha aldı.

Yeni Almanya konserleri 2001 yılında bu kez 3 farklı şehirde gerçekleşti. Athena’nın bar programlarında şarkılarını icra ettiği ünlü Alman ska grubu "The Fritz" üç konser boyunca Athena öncesi sahne aldı. İki grup konserler esnasında birlikte performans sergileme şansına da ulaştılar. Üç konserlik Almanya turnesi akabinde öncü ska label’ı Pork Pie Records Athena'yı Avrupa genelinde piyasaya sürülen "World Of Ska" adlı compilation serisinin 11. albümüne aldı. Athena söz konusu toplamaya “Holigan” albümünde yer alan ‘Devam Boşver’ adlı şarkıyla katıldı.

Athena, kariyerinin önemli anlarından biri de ülkemizin marşı haline gelen ve büyük yankı uyandıran ’12 Dev Adam’ projesi oldu. Milli Takım için bir marş yazılmasını talep eden Basketbol Federasyonu, Holigan ekolü dolayısıyla bu işin altından kalkabilecek en uygun ismin Athena olduğuna karar verdi. Alınan kararın ne kadar isabetli olduğu 12 Dev Adam'ın ülke genelinde yarattığı büyük yankının ardından iyice anlaşılmış oldu. Şarkı ülkemizde olduğu kadar Avrupa'da da büyük yankı uyandırdı, Basketbol Milli Takımı'nın 2. geldiği Avrupa Şampiyonası’na katılan diğer Avrupa ülkelerinin basın organları 12 Dev Adam şarkısının takıma verdiği güçten bahsetti.

Milli Takım’ın Avrupa Şampiyonası'ndaki başarısına büyük katkısı olduğu düşüncesiyle Basketbol Federasyonu Athena'yı ödüllendirdi ve gruba da bir kupa sundu. Bu arada 12 Dev Adam "Tam Zamanı Şimdi" albümüne eklendi ve albümün yeni kopyaları piyasada bu formatta yer aldı. Athena, Avrupa Şampiyonasından sonra Dünya Şampiyonası için Amerika’ya doğru yol almadan önce 'Macera' adlı şarkıya video çekme kararı aldı. Video'nun Amerika'da çekilmesine karar verildi fakat 11 Eylül faciası sebebiyle söz konusu proje gerçekleştirilemedi.

2001 yılı sonlanırken Athena kadrosunda birtakım değişiklikler meydana geldi, gruptan ayrılan Ozan Karaçuha ve Turgay Gülaydın’ın yerine 2002 yılı başında yeni elemanlar Canay Cengen (bas) ve Doğaç Titiz (davul) Athena kadrosuna dahil oldular ve yeni albüm çalışmalarına başlandı. Ancak başlangıçta ortada yeni albüme ait hiçbir materyal yoktu. Şubat ve Mart ayları ise gece gündüz stüdyoda geçti, Athena şimdiye kadar hiçbir albüm hazırlık döneminin bu kadar sancılı geçmediğini söylüyor. Athena Nisan ayında yeni albüm "Her şey Yolunda"yı piyasaya sürdü. Albüm 'Öpücük' video'su ile tanıtıldı. Grup daha sonra bu kez Dünya Şampiyonası sebebiyle Milli Takım ile birlikte Amerika'ya uçtu.

2003’ün ilk aylarında dünya genelinde büyük rahatsızlık yaratan Irak Savaşı için ülkemizde "Mor Ve Ötesi" tarafından başlatılan ve grup tarafından yazılan ‘Savaşa Hiç Gerek Yok’ şarkısıyla desteklenen savaş karşıtı projede pek çok müzisyenle birlikte Athena da yer aldı. Devlet Opera ve Balesi Modern Dans Topluluğu ve kareograf/yönetmen Beyhan Murphy tarafından Mayıs ayında sahneye konulan dev proje “ŞehirOrman”da konuk müzisyen olarak yer alan Athena, H2000 Festivali’nin son gününde ana sahnede Starsailor öncesi sahne aldı.

Ünlü grup, 49. Eurovision Şarkı Yarışması'nda Türkiye'yi temsil edecek. TRT'den yapılan açıklamaya göre, 15 Mayıs Cumartesi günü İstanbul'da yapılacak olan 49. Eurovision Şarkı Yarışması için Athena'nın hazırlayacağı üç eser bir televizyon programı ile kamuoyuna sunulacak. Televoting sistemi ile halk tarafından yapılacak değerlendirme sonrasında 49. Eurovision Şarkı Yarışması'nda Türkiye'yi temsil edecek eser belirlenecek.

Eurovision Şarkı yarışmasına katılan Athena dördüncü olmuştur.

Daha Sonra yeni albüm için hazırlık yapan grup 2005 yılında Pasaj müzik etikeyitle ''Athena'' isimli albümü ve 2006 yılında yine pasaj müzik etiketiyle ''İt'' isimli albümlerini çıkarmıştır...

Aslı

29 Temmuz 2009 Çarşamba yorum
Aslı

Aslı 26.10.1977 İstanbul doğumlu. İlköğrenimini Kartal Eczacıbaşı İlkokulunda tamamladıktan sonra ortaöğrenimi için Özel Ortadoğu Lisesi'ni tercih etti. Üniversite eğitimini ise İstanbul Üniversitesi Amerikan Kültürü ve Edebiyatı bölümünde tamamladı.

Müziğe ortaokul yıllarında kurduğu grubuyla başladı. Adını Phoenix koydukları grupla lise yılları boyunca çeşitli konserler verdiler. Liseden sonra birkaç grup elemanı değişti ve grup Mary Jane, adını aldı. Birlikte barlarda cover müzik yapmaya başladılar. Önce Beyoğlu Gitar Bar daha sonra da üç yıl boyunca Kemancı'da sahne aldılar. Bu süre zarfında Mary Jane ile çeşitli organizasyonlara katılan Aslı önce kısa bir süre Haluk Levent'e daha sonra da 1.5 sene boyunca Teoman'a back vokal yaptı. Ayrıca yine aynı dönemde şan ve solfej dersleri aldı. Kargo grubundan arkadaşları olan Serkan Çeliköz ve Selim Öztürk'ün desteğiyle kendi albümünü çıkarmaya karar veren Aslı, Sony Müzik Türkiye ile anlaştı ve sonra da albüm çalışmalarına hız verdi. Sonraki bir yıl Serkan ve Selim ile beste çalışmalarına ağırlık verdiler. 3.5 aylık stüdyo çalışmasının ardından 2000 yılının Mayıs ayında ‘Neresindeyim’ isimli albümü dinleyicilerin beğenisine sundular. Bu albüme çektiği Ölüm Kapımı Çalmasa da, Keşf’i Alem ve Sessizce adlı 3 video klibi de insanlar tarafından çok beğenilen Aslı, uzun bir sessizlik döneminin ardından 2004 yılının ocak ayında ‘Su Gibi’ adlı ikinci albümünü çıkardı. Aslı, prodüktörlüğünü Serkan Çeliköz ve Ozan Öner’le beraber üstlendiği bu albümde aynı zamanda ilk albümde gitaristi olan Ali Karabekir ile de çalıştı. Sözlerin hepsinin ilk albümde olduğu gibi Aslı’ya ait olmasının dışında bestelerin çoğunun altında da yine Aslı’nın imzası var. Bu albümde bir de Hümeyra’ya ait Kördüğüm’ü yorumlayan Aslı, albüme adını veren ‘Su Gibi’nin ardından 2004 Mayıs ayında Kördüğüm’e klip çekti.

2007 Mart Ayında "Söylediğim Şarkılarda Saklı" adlı 3.albümünü müzikseverlerin beğenisine sunan Aslı bu albümde yine Serkan Çeliköz'le çalıştı. Bütün şarkıların düzenlemelerinde imzası olan Serkan Çeliköz aynı zamanda albümün prodüktörlüğünü de üstlendi. Albümün çıkış şarkısı ise "Dans Etmeye İhtiyacım Var" adlı parçadır.


Asım Can Gündüz

yorum
Asım Can Gündüz

1955 yılında İstanbul'da doğdu. 80'lerin başında, gençlik yıllarının büyük bir bölümünü geçirdiği Abd’den Türkiye'ye döndü.Türkiye dışında Awesome John ve John Gundez olarak da bilinir. 80 sonrası türk rockının öncü isimlerinden birisi oldu. 10 kasım 1983’de, Trt televizyonu’nda seslendirdiği "paşam" adlı şiiri, aksanından ötürü tartışma konusu oldu. 1992'de ilk albümü "Anasının gözü / Cin gibi" piyasaya çıktı. Albüm şarkı sözlerinde geçen 'boku yedik' gibi sözlerden dolayı bir kararla o yıllarda yasaklandı. Albumdeki Turkish Girls parçası o yıl "BFBS Radio"da (İngiliz Radyosu) "Ayın en iyi yabancı parçası" seçildi. Asım Can Gündüz, sonraki yıllarda radyo ve TV programları yapmıştır. Energy FM, Power FM, ve Kiss FM radyolarının kurucu üyelerindendir."Anasının gözü / Cin gibi", ülkemizdeki pop-rock kategorisinin ilk ürünlerinden birisi olarak biliniyor. Asım Can Gündüz,, 1998 yılında "Bir Sevgi Eseri" isimli ikinci albümünü yayınlamıştır. Bu albüm Türkçe'ye çevrilmiş cover parçalardan oluşmaktadır.
2001'de Türk medya ve müzik piyasasından soğumuş Marmaris'e taşınmış. Yurt dışı ağırlıklı konser çalışmaları yanı sıra Marmaris içinde belirli mekanlarda popüler kültürde ve medyada fazla reklam ve dikkat çekmeden yabancı turistlere süper konserler vermektedir.

Antisilence

yorum
Antisilence

Bugüne kadar çıkan önemli gruplardan biri olan Antisilence 1992'de Erdem ve Barış tarafından kurulan ve ilk zamanlarda Death Metal'e yakın bir müzik yapan topluluktur.İlk zamanlarda Immortal ve birkaç farklı isim alan grup adını Antisilence olarak değiştirir.Vocalde Erdem Çapar, Davulda Cengiz Sönmez, Gitarda;Barış Ertunç, yine gitarda Günay Gündüz ve Basta Selçuk Uzun dan oluşan kadrosuyla Death Metal soundunu taşıyan ilk albümleri New World Order Sucks 1995 yılında çıkar.

2000 yılındaki çıkardıkları Suffer Hits'de Grubun tarzı Hardcore&Thrash arası bir müziğe kaymıştır.Albümde an çok dikkat çeken Türkçe parça 'Kesme Sesini'dir Antisilence 2003 senesinde Dio,Kreator,Rothing Christ,Opeth gibi grupların sahne aldığı Rock The Nations-1 festivalinde ve bu konserlerinin son konserleri olduğunu belirterek dağıldıklarını açıkladılar.

Grubun kurucularından Erdem Çapar Nitro adını verdiği grubu ile Metal / Punk / Hardcore çalışmaları yaparak müzik hayatına devam etmiş ve bir çok yabancı - yerli grupla birlikte konserler vererek dinleyici kitlesine ulaşmıştır.


Paradise Lost Bomba Gibi Geliyor

28 Temmuz 2009 Salı yorum
Temmuz ayında ülkemizde canlı performans sergileyecek olan İngiliz Gothic devi Paradise Lost EyParadise Lost Bomba Gibi Geliyorlül 2009 içerisinde Century Media Records etiketi il ebir
albüm yayınlamaya hazırlanıyor. Faith Divides Us, Death Unites Us adını verdikleri albümün kayıt aşamasının Fascination Street Studios`ta bitirilmesi planlanıyor. Ayrıca albümün prodüktörlüğünü Jens Bogren üstlenmiş durumda. Albümde 10 şarı olması planlanırken sızan haberler arasında bazı şarkıların isimleride yer almakta.
İşte o şarkıların isimleri;

First Light
As Horizons End
Faith Divides Us
Death Unites Us
Frailty
My Last Regret

Tokio Hotel`den Yeni Albüm

yorum

Tokio Hotel`den Yeni Albüm
Rock | Metal müzik haberleri
Grup | Sanatçı haberleri

Tokio Hotel`den Yeni Albüm

Tokio Hotel`den Yeni Albüm
Bill Kaulitz, yeni albümün ismini açıkladı: "Humanoid"!

Yeni albüm için `insana benzeyen`, `insansı` anlamındaki "Humanoid" ismini seçen Tokio Hotel, yeni şarkıların birçok müzikseveri şaşırtacağından emin.

"Bu albüm farklı duygularımızı, düşüncelerimizi, yeni umutlarımızı ve düşlerimizi anlatıyor. Ortaya çıkan şarkının birden fazla ifade biçimi olabiliyor. Biz de onu en iyi şekilde yorumlayabilmek için çabalıyoruz." diyor Bill Kaulitz.

"Humanoid" adını taşıyan albümün 2 Ekim`de piyasaya sürülmesi planlanıyor.

Boğaz`da Deep Purple Fırtınası Esti

yorum
Boğaz`da Deep Purple Fırtınası Esti












21. Yüzyılın mihenk taşı gruplarından Deep Purple, Turkcell Kuruçeşme Arena`daydı.

Kariyerlerinde 40. Yılı geride bırakan grup, İstanbul konserlerine 1972 yılında söyledikleri HIGYWAY ile başladı, THINGS, WRONG MAN STRANGE, RAPTURE, FIRE BALL ile devam etti. Ian Gillan, Steve Morse, Roger Glover , Don Airey ve Ian Paice geçen 40 yıla damgalarını vuran şarkıları CONTACT LOST, SCREAMIN, WEELL DRESSED, WIRING NECK, BATTLE, KEYS, PERFECT, SPACE `i Turkcell Kuruçeşme Arena`yı dolduran 10.000`i aşkın seyirci ile birlikte seslendirdi. Hard rock efsanesi grup konserin finalini SMOKE ON THE WATER ile yaptı.

Ancak elbette, bu müzik efsanesini seyirci öyle hemen bırakmadı. Boğaz`ın sularına iki kez daha bis yaparak şarkılarını bıraktılar. İlk bis şarkıları 1968 yılında Londra`da kaydettikleri HUSH oldu. Seyircinin alkışları dinmeyince grup sahneye tekrar gelerek Londra`da 1970 yılında kaydettikleri BLACK NIGHGT ile gecenin finalini gerçekleştirdi.

100 milyonu geçen albüm satışları ile Guinness Rekorlar Kitabı` na giren ekip, turnelerine devam etmek için sabah özel jetleri ile İstanbul`dan ayrıldı.

Rock`n Coke`tan Detaylar

yorum
Rock`n Coke`tan Detaylar
Her nekadar beğenilmeyen bir festival olarak karşılansa kime sorarsanız yine onbinlerce kişiyi ağırladı İstanbul Park`ta yapılan bu festival.Şimdi o festivalden bir kaç not aktaralım sizlere;

Festivalin en ilgi çeken yanı satandlardan, bazı grupların şarkı aralarında ve gece dinlenme zamanlarında yükselen Michael Jackson şarkıları ve ona eşlik eden kalabalık vardı festivalde sanırım herkeste iz bırakmıs Michael Jackson.Bu ayrıntıyı yazının diğer bölümlerinde de bulacaksınız zaten. :=)

Gazino sahnesi mi?
Festivalin ikinci günü Aylin Aslım`ın Michael Jackson şarkılarından bir demet sunmasıyla başladı. Yeni albümü "Canını Seven Kaçsın" albümünden şarkılar söyleyen Aslım`ın başından aşağı gül dökülünce, rock sahnesi gazino sahnesini hatırlattı. Genç rockçının tebessümü görülmeye değerdi.

Billie Jean`li selam
Duman, ana sahneye çıktığında kıyamet koptu. Çadır alanından, konser alanına koşanlar mı ararsınız, sahne önüne gitmeye çalışanlar mı... "Dibine Kadar", "Senden Daha Güzel", "Bu Akşam", "Olmadı Yar"ı seslendiren Duman`cılar "Beni Yak"ta araya Michael Jackson`ın "Billie Jean"den pasaj ekledi.

Türkçe merhaba
Avustralyalı grup Howling Bells bu yıl piyasaya sürdükleri ikinci albümleri "Radio Wars" ile Rock`n Coke`taydı. Solist Juanita Stein`in Türkçe `sağolun` ve `merhaba` deyişleri içimizi ısıttı. "Yine gelsinler" istedik.

Piyano başında
Festivalde ilk kez sahnede yer alan Emre Aydın`a ilgi yoğundu. "Belki Bir Gün Özlersin", "Git", "Hareket Vakti", "Kim Dokunduysa Sana" gibi şarkılarını seslendiren Aydın, bir ara piyanonun başına geçti ve oradan hem çalıp hem söyledi.

Ve 14 yıl sonra cartel :=)
14 sene sonra Cartel`i tekrar sahnelerde görmek çok güzeldi. Erci E, Alper Ağa, M.Ali, Peter Ole Jess ve Ichibaba sıcak havada siyah ağırlıklı ceketlerle eski albümlerinden ve yeni çalışmalarından şarkılar seslendirdiler.

Sesimi duyuyor musun?
"Türkiye sesimi duyuyor musun" diye bağıran Juliette Lewis`ti. Brad Pitt`in Hollywood`daki ilk ünlü sevgilisi olan çılgın kadın, sahne şovuyla bizi tokatlamaktan beter etti. Daha önce `Juliette and the Licks` turnesinde istanbul`da konser veren Lewis, bu kez bomba gibi müzisyenlerinin yeteneğine kendi şovunu ekleyince tadından yenmez oldu.

Hangi film acaba?
Grubun adı Jane`s Addiction. Herkes bilmese de, Nine Inch Nails`la birleşip "Ninja" adında oluşturdukları grupla turneye çıktılar ama ayrı ayrı sahne alıyorlar. Jane`s Addiction`ın elemanlarından Dave Navarro, Carmen Electra`nın eski kocası. Vücudunda hala "CE" harflerinden oluşan dövmeyi taşıyan Navarro, dikkat çekici. Grubun solisti Perry Farrell ise ayrı bir vaka. Sahnede bomba gibi. Farrell`in kırmızı dar kıyafeti ve tüy şovu, sesini gölgede bırakmadı. Grubun hayran kitlesi hiç de azımsanacak gibi değildi. "Los Angeles`tan geldik. Biz sizi çok seviyoruz, ama nereden biliyoruz bir filmden. O film neydi ki, neyse filmi boşverin, burası çok güzel" dedi.

Tabi ki festivalin yıldızı Linkin park!
Festivalin esas yıldızı kesinlikle Linkin Park`tı. İnanılmaz dedike bir fan kitlesi neredeyse tüm şarkılara kelime kelime eşlik etti. Sanıyorum ki Linkin Park da böyle bir fan kitlesi beklemiyordu ki Chester "What an amazing crowd" diye şaşkınlığını dile getirdi. Onlar da genelde son albüm ağırlıklı çaldılar. Bir hoş sürprizleri de klavyenin altına Türk bayrağı asmalarıydı daha sonra Chester bayrağı seyircilere verdi. Bu bakımdan Linkin Park`ın konser öncesi iyi hazırlandıklarını söylemek de yanlış olmaz. Sahne önünün kalabalıklığı da ülkemize ilk defa gelen Linkin Park`ın ne kadar sevildiğinin göstergesiydi, sanıyorum bu konserden sonra ülkemize bu defa solo konser vermek için geleceklerdir. Bis için beklerken Linkin Park`a üçlü çekilmesi ve lay lay yapılması da tüm herkesi güldüren olaylardandı.

25 bin kişi vardı
Üçüncü kez ülkemize gelen The Prodigy, `Always Outnumbered, Never Outgunned` albümünden sonra kayıplara karıştı derken son albümleri "Take Me To The Hospital"la geri döndü. Smack My Bitch, Vodoo People, Invaders Must Die, Firestarter gibi `klasik` eserlerini çalarken, seyirciler hem zıplayıp dans etti hem de şarkıları söyledi. Alanda yaklaşık 25 bin kişi olunca gece bitmek bilmedi. Saatler 02.30`u gösterirken sahneden indiler.

Children Of Bodom, Coverları İle Dönüyor!..

yorum
Children Of Bodom, Coverları İle Dönüyor!..
Finlandiya çıkışlı Melodik Death Metal efsanesi Children Of Bodom, cover şarkılardan oluşacak yeni albümleri; "Skeletons In The Closet" ın şarkı listesini geçtiğimiz günlerde açıkladı..

Son olarak 2008 yılı içerisinde Blooddrunk albümünü yayınlayan başarılı grup, böylece yaklaşık 1 yıl aradan sonra sevenleri ile tekrar buluşacak. Dağıtımı Spinefarm Records tarafından gerçekleştirilecek olan albümün çıkış tarihi henüz belirlenmedi fakat Sonbahar aylarında olacağı açıklandı..

Kuruldukları 1993`ten bugüne kadar 6 stüdyo albümü yayınlayan Fin efsaneleri, böylelikle ilk kez bir cover albümü yayınlayacak..


Bu arada 17 cover şarkının yer aldığı "Skeletons In The Closet" albümünün şarkı listesi ise şöyle;

01. Lookin` Out My Back Door (CREEDENCE CLEARWATER REVIVAL)
02. Hell Is For Children (PAT BENATAR)
03. Somebody Put Something In My Drink (RAMONES)
04. Mass Hypnosis (SEPULTURA)
05. Don´t Stop At The Top (SCORPIONS)
06. Silent Scream (SLAYER)
07. She Is Beautiful (ANDREW W.K.)
08. Just Dropped In (To See What Condition My Condition Was In) (KENNY ROGERS)
09. Bed Of Nails (ALICE COOPER)
10. Hellion (W.A.S.P.)
11. Aces High (IRON MAIDEN)
12. Rebel Yell (BILLY IDOL)
13. No Commands (STONE)
14. Antisocial (TRUST/ANTHRAX)
15. Talk Dirty To Me (POISON)
16. War Inside My Head (SUICIDAL TENDENCIES)
17. Ooops!… I Did It Again (BRITNEY SPEARS)

Anima

25 Temmuz 2009 Cumartesi yorum
Anima

Grup Elemanları

Ekin Cengizkan

10.01.82 ' de Ankara' da doğdu.
1986 ' da Adanaya taşındı.
1993 yılında davul çalmaya başladı.
1195 yılında İstanbula taşındı.
Selami Sevinç'le çalışmaya başladı.
Eyüpoğlu Lisesi orkestrasında çalmaya başladı.
2000 senesinde çeşitli gruplarda cover çaldı.
2000 ' de YTU STF MTP (kısaltmalarıdır..) ' a girdi.
2001 ' de Animaya dahil oldu.
Şenol Küçükyıldırım ' la çalışmaya başladı.
2004 ' de OEM ' le , 2005 ' te Berkant Çelen Trio'yla İstanbul Caz Festivalinde ve Genç Caz Konser'lerinde çaldı.
Halen YTÜ ' de çalışmalarına devam etmektedir...

Murat Çopur

17.03.1977 ' de Afyon ' un Dinar ilçesinde doğdu.
1995 ' de Isparta ' ya yerleşti.
1996 ' da bas gitar çalmaya başladı.
1996 - 1999 arası Isparta ' da çeşitli gruplarda çaldı.
1999 ' da Kimya eğitimini bıraktı.
2000 ' de Yıldız Üniversitesi ' nde Müzik Toplulukları ' nı kazandı.
2000 - 2002 arası Efkan Şeşen ile çalıştı.
2000 - 2002 arasıTimmy isimli cover grubuyla çalıştı.
2001 ' de animaya dahil oldu.
2004 ' te OEM ' le , 2005 ' te Berkant Çelen Trio ile İstanbul Caz Festivalinde Genç Caz Konserlerinde çaldı.
2005 ' te Ebru Yazıcı ve Keisa Brown ' la çalıştı.
2006 ' da Televizyon Makinasına dahil oldu…


Ceylan Ertem

26 aralık 1980 Adapazarı ' nda doğdu.
1992 Adapazarı belediyesi çoçuk ve gençlik korosuna katıldı.
1995 klavye ve gitar eğitimine başladı.
1999 akademi İstanbul müzik bölümünde şan eğimine başladı.
2000 - 2001 Ünüşan Kuloğlu ile şan tekniği çalıştı.
2001 animaya dahil oldu.
2001 - 2004 Müjdat Gezen sanat merkezinde batı müziği eğitimi aldı.
2003 hip - hop grubu Barikat ' a , "hava , su , toprak ve ateş" albümlerinin "gücün varsa sevgi saygı var" adlı şarkılarında eşlik etti.
2004 yılında girdiği Yıldız Teknik Üniversitesi sanat tasarım fak. duysal tasarım prog. müzikoloji bölümünde eğitimine devam ediyor.


Tuncay Korkmaz

13 eylül 1978 de İstanbul ' da doğdu.
İkbaliye ilkokulu , İhsan Sungu ortaokulu , Kadir Has lisesi ve (kendi deyimiyle) Marmara üniversitesi diş hekimliği tımarhanesinde eğitim gördü.
1996 Sparus punk grubunu kurdu.Sparus ' a ait 30 şarkı ile bir çok konser verdi.
1998 Sparus dağıldı.
1998 Herby Blues Band ' i kurdu.
1999 Herby Blues Band , Boğaziçi üniversitesinde birincilik ödülü aldı.
2000 animayı kurdu.
2005 mızıkçı melodileri kurdu.
2002 yılında girdiği Yıldız Teknik üniversitesi sanat tasarım fakültesi duysal tasarım programı kompozisyon bölümünde eğitimine devam ediyor.

Anima 2000 yılında kuruldu. Uzun bir çalışma sonunda 4 şarkılık ilk demosunu hazırladı. Bunun yanında müziğini paylaşmak için birçok konser verdi ve organizasyonlara dahil oldu.

İstanbullu alternatif rock grubu. Vokalde Ceylan Ertem, davulda Ekin Cengizkan, basta Murat Çopur ve gitar-mızıkada Tunçay Korkmaz'dan oluşmaktadır, ayrıca geç katıldığı için kapakta adı geçmese ve klipte gözükmese de, Serkan Çiftçi'nin Animasal adlı ilk albümlerine yaptığı katkılar büyüktür. Birkaç parçada trompet çalmış ve birçok parçada efekt düzenlemeleri yapmıştır. Grubun çıkış şarkısı Joker adını taşıyor. Grubun şarkı sözleri ve tarzı marjinalliği yansıtmaktadır.

Farklı tarz ve dönemlerdeki müzisyenlerin şarkılarını kendi bakış açılarıyla yorumlamaya çalışan ve rengarenk bes insandan kurulan anima grubu, coverladıkları Radiohead, Pink Floyd, Björk, Massive Attack, Erykah Badu, Janis Joplin, Jimi Hendrix, Yavuz Çetin, Nirvana, Incubus, Jamiroquai, Air gibi isimlerin etkileşimlerini kendi müziğine yansıtıyor ve kendi şarkılarını da ekleyerek idealist ve farklı bir çizgi çizmek için çabalıyorlar.

Progressive, trip-hop, rock dalında daha çok müzik dinlemeye ve eğlenmeye gelen bir dinleyici kitlesi edinme amacındalar.

Dinleyiciler çok iyi bildikleri şarkıları değişik formlarda dinlemeye hazırlıklı olmalılar.
Grup hakkında geniş bilgiye www.animasal.com adresinden ulaşabilirsiniz.

Grup Aralık 2007 itibariyle herkesin kendine ait farklı projelere yönelebilmesi için ortak bir kararla dağılmıştır..

Alt

yorum
Alt’ın başlangıcı, Okan Sargın ve Orkun Tüzel’in 2000 yılında birlikte çalmaya başlamalarına kadar gider. İstanbul-Güzelyalı’da bir stüdyo kuran gitarist ikili, çeşitli bar çalışmaları sırasında, kendi müziklerini yapmaya karar verirler. Uzun süren eleman arayışları sırasında ilk şarkılar da ortaya çıkmaya başlamıştır. Davula Sertan Soğukpınar’ın geçtiği dönemde grup, ismini “ALT” olarak belirler. Bir süre üç kişi olarak çalışan, vokalist ve basçı arayan ALT, 2002 yılında şarkıların söz yazarı Orkun’un vokale, Batu’nun da basa geçmesiyle tamamlanır. “Aç Kanatlarını” adlı dört şarkılık demosunun kayıtlarına başlayan grup, ilk konserini Alman Lisesinde verdikten sonra, 5 Ekim 2002’de Boğaziçi Üniversitesi’ nde, ikinci sahne performansını sergilediği Battle of the Bands yarışmasında birincilik kazanır. Bu birinciliğin ardından çalışmalarını hızlandıran grup, “Aç Kanatlarını” demosunu 2002 Kasımında bitirip bazı müzik dükkanlarına dağıtır. Dinleyicilerden iyi tepki alan demo sayesinde özellikle İstanbul’da tanınmaya başlanan ALT, bazı üniversite şenliklerinde ve H2000, Creamfields, Rockistanbul gibi festivallerde sahne alır.

2003 yılı sonlarında grup, yeni bir kayıt sürecine girer. Konser verdikleri ve yeni şarkılarını hazırladıkları 2003 yılını “İkinci Dönem” olarak isimlendiren grup, hazırladıkları altı şarkılık albüm için de bu ismi seçer. 2004 yılı başında kayıtlarına başlanan albüm için aynı yıl bir de klip çekilir. Bu klip, Aç Kanatlarını adlı demolarının giriş şarkısı olan ve İkinci Dönem için tekrar kaydedilen Siyah’a aittir. Birçok sebepten dolayı albüm kayıtları grubun tahmin ettiğinden uzun sürer ve 2004 yılı sonunda biter.

2005’e gelindiğinde grup, Batu ile yollarını ayırır. Birkaç ayını albümü miksleyecek kişiyi arayarak ve şirket görüşmeleriyle geçiren grup, iki konuda da tatmin olmaz. En azından şimdilik herhangi bir müzik şirketiyle umduğu şekilde çalışamayacağını düşünen grup, albüm miksini üstlenmeye ve albümü internetten yayınlamaya karar vermiştir.

“İkinci Dönem” ile beğeni toplayacağına ve dinleyici kitlesini genişleteceğine inanan ALT, isteyen dinleyicilerin albümdeki şarkıları internet dünyaları ALTMOSFER.COM’dan indirmelerine olanak tanıyor. Grup, şu günlerde ALT’a yeni katılan Kadir Keskin ile gelecekteki konserler için çalışmaktadır.

Almora

yorum
Almora

Türk senfonik rock müzik grubu olan Almora, "Knight Errant"dan Soner Canözer tarafından "Wacken Open Air" sonrası 2001 yılında kuruldu. Klasik rock enstrumanlarının yanında keman flüt yaylı tambur ve soprano vokal örgüsünü, müziğine başarılı bir şekilde adapte etmişlerdir.

Vokalde Ahmet, davulda Serkan, bayan vokalde ve kemanda Nihan, flütte Bilge ve bas gitarda Vefa’dan oluşan Almora ertesi yıl RSF 5’te çıktı. Aldıkları olumlu tepkilerle kısa sürede tanınarak, çok yeni olmalarına karşın hızlı bir üretime giren grup, özellikle yabancı basının övgüsüyle karşılaştı. Bu tepkiler karşısında moral bulan ve çalışmalarına hız veren Almora, 21 Mart 2002’de bir single çalışmayla müzik piyasasına adım attı. Çalışmayı "Standing Still" ve büyük beğeni toplayan "Cyrano" oluşturuyordu.

Almôra, 2002 yılında yayınlanan “Standing Still & Cyrano” E.P.si ve yine aynı yıl içerisinde yayınlanan debut albümü “Gates of Time” ile büyük başarı yakaladı. Basın ve radyolar tarafından da ilgi gören bu albüm, bazı gazete ve dergilerde 2002 yılının en iyi on albümü arasında gösterildi. Almôra, aynı yıl içerisinde Kemancı Zine dergisi tarafından dinleyici oyları ile belirlenen “Yılın Yeni Topluluğu” ödülüne layık görüldü. Bazı yabancı dergilerde de olumlu kritikler alan bu albüm, özellikle Ürdün’de o yılın en çok ilgi gören yabancı rock albümleri arasında yer aldı.

Takip eden yıl, grubun ikinci albümü “Kalihora’s Song” raflardaki yerini aldı. Almôra’nın ilk albümündeki başarısını perçinleyen bu albüm, özellikle yurt dışındaki bir çok basın organından olumlu kritikler aldı.

2004 yılı sonbaharında çıkan 3. albümü “Shehrâzad” ile yurt dışındaki başarısını arttıran Almôra, bu albümün Japonya’da yayınlanmasının ardından uluslararası platformdaki yerini de sağlamlaştırmış oldu. Shehrâzad albümünün Japonya’da ilgi görmesi üzerine, bu albümde bulunan Soner Canözer imzalı iki şarkı, ülkenin efsanevi müzikal topluluğu “Takarazuka” tarafından “Revue of Dreams” müzikalinde Japonca olarak seslendirildi. Ayrıca bu albümden Avrupa’nın en prestijli rock müzik dergilerinden biri olan Alman RockHard’da övgü ile bahsedildi ve Almôra bir müzik ve kültür elçisi olarak nitelendirildi.

Almôra bu tarihe kadar Dio, Therion, Opeth, Tankard, Kreator ve Pain of Salvation gibi dünyaca ünlü bir çok grupla çeşitli konser ve festivallerde aynı sahneyi paylaştı.

2006 yılı başlarına gelindiğinde ise, Almôra’nın, 4. stüdyo albümü olan “1945” yayınlandı.

Almôra’nın bu yeni albümündeki iki şarkı dünyaca ünlü Türk Tenor Hakan AYSEV tarafından seslendirildi. Türk Rock Müziğinde bir ilk niteliğinde olan Rock- Opera tarzındaki bu çalışmalar, basın ve dinleyiciden tam not aldı.

Prodüksiyon anlamında da önemli bir aşama kaydeden Almôra, “1945” albümüyle ulusal basında geniş yer buldu ve kendisinden övgü ile bahsettirdi.

Bu arada, Almôra’nın “Kalihora’s Song”, “Shehrâzad” ve “1945” albümleri 2006 yılı ortalarında Meksika’da yayınlanırken Almôra’nın son albümü “1945”, Temmuz ayında Japonya’da dinleyicinin beğenisine sunuldu.Klasik rock enstrumanlarının yanında keman flüt yaylı tambur ve soprano vokal örgüsünü müziğine başarılı bir şekilde adapte eden ve ülkemizin senfonik metal tarzındaki ilk temsilcisi olan Almora grubu 2002 yılında çıkardığı debut albümü ile büyük başarı yakaladı. Zihni Müzik etiketi ile çıkan "Gates of Time" adlı bu albüm, Türkiye'de bir çok radyo t.v. dergi ve gazetede yer buldu ve bazı basın organları tarafından 2002 yılının en iyi on albümü arasında gösterildi. Almora grubu ayrıca 2002 yılı İstanbul Kemancı müzik ödülleri kapsamında "Yılın Yeni Topluluğu" ödülüne layık görüldü. Bunun yanında "Gates of Time" albümü yurt dışında da ilgi görürken, Ürdün'de 2003 yılının en çok satılan yabancı metal albümlerinden biri oldu.

Topluluk ilk albümünden sonra çeşitli festivallerde Dio, Kreator, Tankard ve Opeth gibi önemli gruplarla aynı sahneyi paylaştı.

Almora 29 Ekim 2003 tarihinde yine Zihni Müzik etiketi ile yayınlanan "Kalihora's Song" adlı ikinci albümü ile tekrar müzikseverlerin karşısına çıktı. Çıktığı günden itibaren yurtiçi ve yurtdışından olumlu tepkiler alan albüm yüksek bir başarı grafiği yakaladı.

Ve topluluğun 3. ve son albümü "Shehrâzad", Zihni Müzik etiketi ile 22 Eylül 2004 Çarşamba günü piyasaya çıktı . Çalışmaları Mayıs-Ağustos 2004 tarihleri arasında tamamlanan albümün miksajı ve masteringi Serdar Öztop tarafından yapıldı. Albümün prodüktörü ise aynı zamanda grubun gitaristi ve şarkı yazarı olan Soner Canözer. Daha önceki albümlerinden farklı olarak bazı parçalarda korolara da yer veren Almora'nın yeni albümünde toplam 9 parça bulunuyor. Albümün geneli İngilizce sözlü şarkılardan oluşuyor. 1993 yılında Sivas katliamında hayatını kaybeden aydınlarımız için yazılmış olan "Güneşin Ozanları" albümdeki tek Türkçe sözlü parça.

Grup yeni albümünün gala konserini 26 Eylül 2004 Pazar günü Therion grubu ile aynı sahneyi paylaşacağı Venue Maslak'ta verdi. 18 yaş sınırının olmadığı konserde yeni albüm parçalarını ilk defa seslendirdi. Almora bu konserin ardından 5 şehri kapsayan bir turneye çıktı.

2004 yılı sonbaharında çıkan 3. albümü “Shehrâzad” ile yurt dışındaki başarısını arttıran Almôra, bu albümün Japonya’da yayımlanmasının ardından uluslararası platformdaki yerini de sağlamlaştırmış oldu. Shehrâzad albümünün Japonya’da gördüğü ilgi üzerine, bu albümde bulunan Soner Canözer imzalı iki şarkı, ülkenin efsanevi müzikal topluluğu “Takarazuka” tarafından “Revue of Dreams” müzikalinde Ritchie Blackmore, Ronnie James Dio, Chris Impelliteri gibi ünlü müzisyenlerin eserleri ile birlikte Japonca olarak seslendirildi. Ayrıca bu albümden Avrupa’nın en prestijli rock müzik dergilerinden biri olan Alman RockHard’da övgü ile bahsedildi ve Almôra bir müzik ve kültür elçisi olarak nitelendirildi.

2006 yılı başlarına gelindiğinde ise, Almôra’nın, 4. stüdyo albümü ve diskografisindeki 5. yapıtı olan “1945” yayımlandı.

Masteringi New York Masterdisk stüdyolarında yapılan Almôra’nın bu yeni albümündeki iki şarkı dünyaca ünlü Türk Tenor Hakan AYSEV tarafından seslendirildi. Türk Rock Müziğinde bir ilk niteliğinde olan Rock- Opera tarzındaki bu çalışmalar, basın ve dinleyiciden tam not aldı.

Prodüksiyon anlamında da önemli bir aşama kaydeden Almôra, “1945” albümüyle ulusal basında geniş yer buldu ve müzikalitesiyle kendisinden övgü ile bahsettirdi. Bunun yanında “1945” albümü Yüxexes Dergisi yazarları tarafından “2006 Yılının En İyi Albümü” ödülüne layık görüldü.

Almôra kariyerindeki başarılarını yurt dışında albümler yayımlayarak 2006 yılında da sürdürmeye devam etti. “Kalihora’s Song”, “Shehrâzad” ve “1945” albümleri 2006 yılı ortalarında Meksika’da yayımlanırken; “1945” albümü Temmuz ayında Japonya’da dinleyicinin beğenisine sunuldu.

“Shehrâzad” albümü ise başarılarına bir yenisini ekleyerek, Blue Jean dergisi ve Milliyet gazetesinde “Türk Rock Tarihinin Gelmiş Geçmiş En İyi 5 İngilizce Sözlü Rock Albümü” nden biri olarak gösterildi.

Almôra 2007 yazını en sevilen parçalarından biri olan Cehennem Geceleri için özel bir single ve video klip yayımlayarak geçirdi. Aynı yaz ilk albüm “Gates of Time” Meksika’da yayımlandı.

Almôra, 2008 yılı Şubat ayında “Kıyamet Senfonisi” albümünü yayımlayarak Türk Rock Müziğinde yapılan İlk Türkçe Sözlü Gotik Rock albümüne imza attı. Müzikal zenginliği, epik ve şiirsel sözlerinin yanı sıra hikayesiyle de göze çarpan bu albümde Soner Canözer birçok konuk müzisyen ile çalıştı. Türk Rock Müziğinin en önemli seslerinden biri olan Ogün SANLISOY “İyiler Siyah Giyer” isimli şarkıyı güçlü yorumu ile seslendirirken, davulda Arbak DAL ve basta Burak KULAKSIZOĞLU gibi Türk Rock dünyasının iki önemli müzisyeni de konuk olarak yer aldı. Yaylı çalgıları Şenyaylar Yaylı Çalgılar Topluluğu tarafından çalınan albümün masteringi ise bu konuda dünyaca ünlü projelere imza atmış olan Roger LIAN tarafından New York Masterdisk stüdyolarında gerçekleştirildi.

Almôra, konserlerinde sunduğu başarılı performansı ve göz dolduran sahnesi ile dinleyicilerine masalsı bir atmosferde seslenerek her zaman dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Almôra bu tarihe kadar dünyaca ünlü bir çok grupla çeşitli konser ve festivallerde aynı sahneyi paylaştı.